19 Haziran 2018 Salı

Coffeetopia Bahariye Şubesinin Nazik Çalışanları





Dün akşam biricik kızımla Kadıköy'de yemek yedik, biraz dolaştık. Sonra canımız bir şeyler içmek istedi.  Coffeetopia Bahariye şubesi çarptı gözümüze, girip dışarıdaki masalarında oturalım dedik.



Mekan self servis değildi ama başlangıçta bize öyle gelmişti, bu yüzden kızım servis yapılan bar havasındaki bölüme geçti. Ben de ne var ne yok bakmak için peşinden gittim. Bize bir masaya oturabileceğimizi ve menüyü getireceklerini söylediler.



Olaylar bundan hemen sonra gerçekleşti. Bulunduğumuz bölümle masaların olduğu bölümün arası camla ayrılmıştı. Ben arkamı döndüm. Masalar hemen 1 adım ötemdeydi. Nasıl oldu anlamadım,  birkaç saniye dursam önümde cam olduğunu fark edicem, fakat görmedim işte, ya da dalgındım, "Güm!" diye cama vuruverdim. Burnum nasıl acıdı anlatamam. Kısa sürdü bu ama ciddi acıdı yani, öyle ki gözlerimden yaş geldi.





Bu tamamen benim hatamdı. Kızım içeriye geçtiği zaman ben masaların olduğu kısımda idim üstelik ve onun yanına giderken camı delip geçmeyi düşünmedim, platformdan aşağıya inip kapıdan girdim. Belki o zaman camı görmüştüm veya oraya öyle gidilmeyeceğini fark etmiştim ama ne bileyim işte...kestirmeden dönesim mi geldi nedir? Böyle şeylerin açıklaması olmuyor.







Bundan sonra Bahariye Coffeetopia çalışanlarının benimle nasıl ilgilendiklerini, etrafımda nasıl pervane olduklarını anlatamam. 2 veya 3 tane genç adam, biri nasıl olduğumu soruyor, biri "Hemen şöyle geçin, oturun" falan diyor, biri buz uzatıyor. Burnumun acısı ne kadar sürdü bilmiyorum, 3 - 4 dakika herhalde, sonra azalmaya başladı. Gözlerimin yaşarmasına sinir olmuştum, o da geçti. Bu süre boyunca hep ayaktayım, gidip oturursam gördüğüm ilgi dağılır diye korktum zaar. "Bir şey yok, acısı da geçti" diyorum ama kime diyorum,  sanki bu benim dalgınlığım veya salaklığım yüzünden olmamış da müessese bana karşı bir kusur işlemiş gibi çevremde dönüyorlar hala.



Masaya oturduk, buz bir daha geldi, acaba yüzüme kompres yapmak ister miyim?



Çaylarımızı içip kalkacağımız zaman da güzel bir jest yaptılar bize.



Şunu da eklemek isterim; aklımızda kahve içmek vardı ama menüde meyve çayları da vardı, onlardan ısmarladık. Kızımın hangisini söylediğinin farkında değilim, ben "Dinlendirici çay" diye bir şey içtim ve ikimiz de içtiklerimizi beğendik. Çaylar French Press'lerin içinde geldi. 3.5 dakika demlenmeleri lazımmış. Süreyi tutmanız için bir de kum saati koyuyorlar masaya. Servis gayet güzeldi, hoşumuza gitti.



Gençler; ilginize, nezaketinize 10 üzerinden 10 veriyorum. Böyle bir durumda müşteriye ekstra alaka göstermemek olmazdı tabii ama ilginin böylesi...şahane bir şekilde yaptınız işinizi.



Bu da benim size teşekkürüm olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder