Ufak Tefek Cinayetler dizisinin 40. bölümü Mehmet'in Emre'yi teknede bıçaklamasıyla sona ermişti. Pelin de oradaydı. Yukarıya çıkınca kaçmakta olan Mehmet'i görmüş, sonra da Emre'nin yaralı halde yerde yattığını fark etmişti. Ufak Tefek Cinayetler 41. bölüm başlarken Pelin Emre'ye seslenip duruyor, ama cevap alamıyordu.
Yanına çömelip yaşayıp yaşamadığını anlamaya çalıştı. Ne yapacağını bilemiyordu.
O sırada Mehmet "Arzu, öldürdüm onu" diye söylenerek arabasını sürüyordu.
Pelin bu olayın Emre'den kurtulmasını sağlayabileceğini düşündü. Ama onu öylece bırakmaya içi elvermiyordu. Bir süre kararsız kaldı.
Emre kıpırdanmaya başlamıştı. Pelin'e çok kötü durumda olduğunu söyledi. Hastaneye gitmeleri lazımdı. Ama Pelin orada olduğunun öğrenilmesini göze alamazdı.
Sonunda aklına bir fikir gelmişti. Oya'yı arayıp Emre'nin yaralandığını, ölmek üzere olduğunu söyledi.
Biraz sonra Oya tekneye geldi. Hemen duruma el koydu. Pelin'e neden ambulans çağırmadığını sordu. Yoksa Emre'ye bunu o mu yapmıştı? Pelin bunu yapanın Mehmet olduğunu söyledi.
İki kadın Emre'yi tekneden çıkarıp hastaneye doğru yola çıktılar. Emre'nin ameliyata girmesi gerekiyordu. Oya, ameliyata girecek olan doktor arkadaşını olayı adli bir vaka değil bir kaza gibi göstermesi için ikna etmeye çalıştı. Sonunda bunu başardı.
Emre Pelin'e polise gidip Mehmet'i ihbar edeceğini söyledi. Pelin bunu yapmaması için yalvardı. Yaparsa kendisinin teknede olduğu da, geçmişte yaşananlar da ortaya çıkardı. Pelin'in hayatı biterdi. Emre onun için susmayı kabul etti.
Ameliyat iyi geçti. Olay rapora kaza olarak geçirildi.
Pelin Oya'ya bunun nasıl olduğunu görmediğini söyledi. Sadece Mehmet'in kaçtığını görmüştü. Oya kendisinin neden o teknede olduğunu sorunca önce bunu anlatamayacağını söyledi. Ama Oya onu olayın polise aksettirilmesiyle tehdit edince Emre ile geçmişte küçük, masum bir yakınlaşması olduğunu anlattı. Taylan bunu bilmiyordu. Tekneye evliliğini kurtarmak için gitmişti. Emre buraya taşındığından beri ona sıkıntı veriyordu. Burcu da geçmişteki olayı öğrenmişti ve Pelin'i Sarmaşık'tan sürmeye çalışıyordu.
Konuşurlarken Taylan Pelin'i aradı. Pelin'in eve gitmesi gerekiyordu. Onu Oya'nın eve götürmesi lazımdı. Taylan ikisinin bir arada olduğunu sanıyordu. Beraberce hastaneden çıktılar. Eve birlikte girip, Taylan'ı Deniz'i sakinleştirmekle uğraştıklarına inandırdılar.
Taylan Pelin'i çok merak etmişti ama konuyu fazla uzatmadı. Konuşurlarken Taylan Pelin'in bileğindeki kanı fark etti. Emre'nin kanıydı bu. Pelin bir şeyler uydurup konuyu kapattı.
Hastanede Emre Pelin'i sorduğu zaman Oya onun evine, ailesinin yanına gittiğini söyledi. O sırada Burcu Emre'yi aradı. Emre o gece eve gelmeyeceğini söyledi.
Oya Mehmet'in bunu neden yaptığını öğrenmek istiyordu. Emre bunu anlatmazsa polise gidecekti. Pelin'le olan kaçamağını da dahil her şeyi anlatacaktı.
Emre ona Arzu'nun kendisini öldürmek istediğini anlattı. Oya Arzu'ya çarpanı görüp görmediğini neden bu kadar merak ediyordu acaba? Çarpıp kaçan kişi o muydu yoksa? Emre'nin kendisini görüp görmediğini mi anlamaya çalışıyordu?
Oya ona insanları bu kadar tahrik etmemesini tavsiye etti. Mehmet'in de, Arzu'nun da Emre'yi öldürmek istemesi tesadüf olamazdı.
Mehmet dükkanına gitmişti. Korkunç bir şey yapmıştı, ama Arzu için bunu yapmak zorundaydı. Dışarıdan bir polis arabası geçince korktu. O sırada Nilay aradı. Çocuklar artık eve dönmek istiyorlardı ama Mehmet bir süre daha babaannelerinde kalmaları gerektiğini söyledi.
Biraz sonra Oya da dükkana geldi. Emre'nin ölmediğini söylediğinde Mehmet bir şey anlamamış gibi yaptı. Oya olanları bildiğini söyledi. Ama olay kapatılmıştı, polisin olanlardan haberi olmayacaktı.
Oya ona yanıldığını söyledi, karısını Emre öldürmemişti. Arzu arabasını onun üstüne sürerken başka biri gelip Arzu'ya çarpmıştı. Emre onun kim olduğunu görmemişti.Oya da bu konuda bir şey bilmiyordu. Emre'nin doğru söylediğinden emin olamazlardı ama Arzu'yu öldürmesi için bir sebep de yoktu.
Oya Mehmet'e sakin kalması gerektiğini söyledi. Bu olayı beraber çözeceklerdi. Katili birlikte bulacaklardı. Ama Mehmet'in sakinleşmesi gerekiyordu. İki çocuğu vardı, buna mecburdu.
Mehmet ona neden katili bulmayı bu kadar çok istediğini sordu. Oya Edip'in de, Arzu'nun da başlarına gelenleri hak etmeyen iyi insanlar olduklarını söyledi. O yüzden şu anda sadece neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.
Mehmet Arzu'nun katilinin Oya olduğunu düşünmeye başlamıştı. Konuşurlarken, onu da bıçakladığını hayal ediyordu.
Mehmet şu anda işlerin karışık olduğunu ve Oya'ya söyleyemeyeceği şeyler olduğunu söyledi. Bir fikri vardı. Arzu için bir anma töreni yapmak istiyordu. Bu tören ilk evlendikleri dağ evinde olacaktı. Olaylarla ilgili olan herkesi oraya çağıracaktı. Bu ortamda kimin ne olduğunu görebileceklerdi.
Oya bunun iyi bir fikir olduğunu söyledi. Böylece ne varsa ortaya çıkacaktı.
Mehmet, evini satmaya karar vermiş, tabelayı asmış, eşyaları toparlamaya başlamıştı. Karısını Oya'nın öldürdüğünden emindi. Bunu Edip'in intikamını almak için yapmıştı. Ama kendisi ona intikamın nasıl alınacağını gösterecekti.
Yağmur altında havuzun başında otururken Oya'ya yapacaklarıyla ilgili hayaller kuruyordu. Dağ evine gittikleri zaman bir şeyler öğrendiğini söyleyerek gece saatlerinde onun odasına gidecekti. "Arzu'yu sen mi öldürdün?" diye sorduğu zaman Oya önce inkar edecek, ama üstüne varınca bunu yaptığını söyleyecekti. Mehmet onu bayıltıp etkisiz hale getirdikten sonra eşyalarıyla beraber arabasına bindirip bir uçurum kenarına götürecekti. Burada Oya'yı direksiyona yerleştirip arabayı uçurumdan aşağı yuvarlayacaktı. Oya'nın telefonundan kendi telefonuna, onun ellerini kullanarak bir mesaj atacak, böylece kimse onun nerede olduğunu merak etmeyecekti. Oya bulunduğu zaman bunun bir trafik kazası olduğu düşünülecekti.
Mehmet bu planı uygulamaya kararlıydı. Oya onların hayatını mahvetmişti. Bunu onun yanına bırakmayacaktı.
Oya'nın da dağ evindeki toplantıyla ilgili bir planı vardı. Onun hayali masada otururlarken herkese kritik sorular sormaktı. Taylan'la Pelin'le Emre'nin bir şeyler çevirdiğinden söz edecek, Mehmet'e Emre'yi nasıl bıçakladığını soracak, Kerim'in Edip'in eski bir öğrencisi olduğu konusunda yalan söylediğini, aslında onu hiç tanımadığını bildiğini belli edecekti. Sonra da hepsinin katil olduğunu haykıracaktı. Arzu'nun Edip'i öldürdüğünü bildikleri halde susmuşlardı. Ellerinde onun kanı vardı.
Taylan, Serhan ve Mehmet bir restoranda buluştular. Mehmet dağ eviyle ilgili planlarından söz etti. İkisi de geleceklerini söylediler.
Pelin bundan hiç hoşlanmamıştı. Ama Taylan Mehmet'e söz vermişti bir kere, gitmeleri lazımdı.
Oya da kafenin önünde Burcu'ya bu konudan söz etti. Mehmet'le birlikte Arzu'yu anmak için bir organizasyon planlamışlardı. Mehmet'in Abant'taki dağ evinde olacaktı bu. Burcu Emre ile onun gelmesinin tuhaf olup olmayacağını sorunca, esas gelmemelerinin tuhaf kaçacağını söyledi. Burcu ona hak verdi. Ama Emre'yi ikna etmesi gerekiyordu.
Emre evde yatıyordu. Burcu onun teknenin önünde kavga edenleri ayırmaya çalışırken yaralandığını sanıyordu. Emre, bu vaziyette o toplantıya gidemeyeceğini söyledi. Burcu niye bu kadar gitmek istiyordu ki? Burcu, üstündeki şüpheleri kaldırmak istediği cevabını verdi. Sonunda Emre, Abant'a beraber gitmelerini kabul etti. Oya'nın onları oynattığının farkındaydı.
Oya Kerim'i de davet etti. Mehmet onun da gelmesini çok istiyordu. Bunu bütün kaybettikleri insanları, mesela Edip'i anmak için organize edilen bir gün olarak düşünmeliydi. Bunun üzerine Kerim de geleceğini söyledi.
Kerim Merve'nin de gelip gelmeyeceğini sorunca Oya "Biliyorum" dedi. Merve ortada yoktu. Ama onun sağı solu belli olmazdı, sürpriz bir şekilde gelebilirdi de.
Akbaş Kerim'e dağ evinde giyeceği takım elbisesini getirdi. Hayır, Merve Aksak'ın nerede olduğunu henüz bulamamışlardı.
Kerim, elindeki dergiye bakarken Merve'nin Paris'te olabileceğini düşündü. Öğrencilik yıllarında bir gün sabaha karşı istiridye yeyip güneşin doğuşunu izlemişlerdi. O zaman, bir gün bunu Paris'te yapmak için söz vermişlerdi.
Oya aynada kendine bakıyordu. Birden makası eline alıp uzun saçlarını omuz boyuna kadar kesti.
2019'daki mahkemede Burak, Oya'nın o sıralarda adım adım sanık sandalyesine yaklaştığını söyleyecekti. Ama bunu henüz kimse bilmiyordu tabii.
Oya Toksöz kendini yaklaşan olaylar için hazır hissediyordu.
Mehmet, Oya, Serhan, Pelin, Taylan, Burcu, Emre ve Kerim Abant'taki dağ evine gitmek için yola çıktılar.
Daha sonra, 2019'da Burak, her ne olduysa o evde olduğunu söyleyecekti. Başkomiser Kemal de bunu biliyordu. O eve girmelerinden sonra bir nevi kıyamet kopmuştu.Özellikle Oya Toksöz için işler telafi edilemez bir hale gelmişti.
Kemal ve Derya Oya'yı arıyor, ama ona ulaşamıyorlardı. Derya Kemal'e Merve'nin nerede olduğunu bulduklarını söyledi. Onun hemen geri dönmesi için bir bülten çıkarmalarını ister miydi?
Ev sahibi ve davetliler dağ evine varmışlardı. Mehmet burada Arzu ile evlendiği günü hatırladı. Pelin de o günü düşünüp hüzünlenmişti.
Bir süre gergin, tuhaf, hüzünlü bir sessizlik içinde geçti. Sonra Mehmet misafirlerine "Hoş geldiniz" deyip isterlerse odalarına çıkabileceklerini söyledi.
Oya, Pelin ve Burcu bir odada biraz konuştular. Burcu Mehmet'le Arzu'nun ilk defa burada evlendiklerini yeni öğreniyordu. Mehmet'in Emre ile onu neden çağırdığını da, neden burada olduklarını da anlamıyordu. Sırf başı belaya girmesin, suç üstüne kalmasın diye gelmişti. Pelin Arzu'yu anıp, fazla dikkat çekmeden döneceklerini söyledi. Oya da onu destekledi. Sakin sakin anmalarını yapıp, yemeklerini yeyip dağılacaklardı.
Burcu fazla kalamayacaklarını söyledi, çünkü Emre pek iyi değildi. Bir kavga sırasında yaralanmıştı. Bunun üzerine Pelin Emre'nin Burcu'ya her şeyi anlatmış olabileceğini düşünerek korktu. "Sana anlattı mı?" deyip konuyla fazla ilgilenince iki kadının arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı.
Kerim Serhan'a eşi kayıpken çocuğunun annesiyle beraber burada olmasının pek doğru bir şey olmadığını söyleyince Serhan onun Oya'dan söz ettiğini zannetti. Ama Kerim Merve'yi kastediyordu. Ondan bir haber olup olmadığını sorunca Serhan Aksak bunların onu ilgilendirmeyen konular olduğunu söyledi. Kerim başkalarının hayatlarına karışacağına önce kendi karanlıklarını aydınlatmalıydı.
Kerim onun ne demek istediğini anlamamıştı. Serhan, biraz düşünürse bulabileceğini söyleyip uzaklaştı.
Emre'yle Kerim dağ evinde bulunmaları hakkında konuştular. Anma diye gelmişlerdi ama başka bir şeyler var gibiydi. Emre karnını tutup inleyince Kerim nesi olduğunu sordu. Emre anlatacaktı ama Burcu seslenince gitmesi gerekti.
Taylan bahçedeydi. Oya da oraya gelince gitmek istedi ama Oya bırakmadı. Bir şey öğrenmek istiyordu. Taylan'ın ona Arzu'nun katil olduğunu söylediğini bilen kimse var mıydı? Taylan "Hayır" cevabını verdi. Oya bunu kimseyle konuşmamasını söyledi. Aksi taktirde işler Taylan için fena halde karışırdı. Oya, düşerse onu da yanında götürecekti. Taylan'a defalarca ağzını sıkı tutmasını tembihledi.
Bahçenin arka tarafında erkekler ok ve yayla atış yapıyorlardı. Serhan Kerim'e neden katılmadığını sordu, kolunda bir şey mi vardı? Kerim üniversitedeyken bir kaza geçirdiğini söyledi. Bu sırada Taylan'la Emre manalı manalı bakıştılar. Pelin'in doğum gününde saksıyı Kerim'in üstüne düşürenin Taylan olabileceğini düşündüm. Bu olay yüzünden Kerim'in basketbolda kariyer yapma hayalleri yerle bir olmuştu.
Bahçenin evin önündeki kısmında harıl harıl bir faaliyet vardı bu sırada. Güzel bir yemek masası hazırlanıyordu.
Pelin, gölün kıyısında duran Emre'nin yanına gitti. Emre, onu teknede bırakıp gitmediğini hatırlattı. Demek ki kaybetmek istemiyordu. Pelin daha iyi olup olmadığını sorunca canının yandığını söyledi. Aşk acısı çekiyordu.
Pelin ona vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Birlikte olamazlardı. Belki Emre haklıydı, belki yanlış bir seçim yapmıştı ama bunun artık dönüşü yoktu.
Emre, Pelin'in kendisini sevdiğini söyledi. Bunu görüyordu. Bu yüzden umut etmekten vazgeçemiyordu.
Oya, ikisinin fotoğraflarını çekerken Emre'ye yakalandı. Emre telefonunu alıp bakmak istedi ama Oya onun yarasının olduğu yere vurup kaçtı.
Masa tamamen hazırlanmıştı. Mehmet misafirlerini oturmaya davet etti. Yemek başlamadan önce kısa bir konuşma yapıp geldikleri için teşekkür etti.
Onlar yemeğe otururken Derya da Kemal'e Oya'nın yerini bulduklarını, dağ evinde diğerleriyle beraber olduğunu söylüyordu. Kemal oraya gitmeye karar verdi. Böylece, her biriyle tek tek uğraşmak yerine, bir ağ atıp hepsini aynı anda toplayabilirdi. Zaman kaybetmeden yola çıktı.
Dağ evinde yemek başlamıştı. Ama konukların yemek yeyip sohbet etmek dışında başka faaliyetleri de vardı. Emre Kerim'e bir mesaj atıp telefonunda olmaması gereken bir şey olduğunu söyledi. Kerim bunu halledeceği cevabını verdi. Mehmet de Oya'ya mesaj attı. Gece odasında onu beklemesini istiyordu, konuşmaları lazımdı. Bunu kimse duymamalıydı. Bir şeyler bulduğunu sanıyordu. Oya ona olumlu cevap verdi. Burcu, Emre'yle Pelin'in bir şeye güldüklerini görünce Pelin'e mesaj atıp nişanlısından uzak durmasını istedi. Onların bir şeyler çevirdiğini fark eden Oya mesajla neler olduğunu sordu.
Kerim bir ara acılara rağmen hayatın var olduğundan söz edip konuyu Deniz'e getirdi. Onun yaşını, doğum tarihini sordu. Oradan burçlar konusuna atladı. Serhan ve Oya'nın doğum tarihlerini de öğrendi. Açtığı konu herkese tuhaf gelmişti. Bunu bir amaçla yapıyordu aslında. Durumu yıldızlarla, astroloji ile uzun zamandır ilgilenmekte olmasıyla açıkladı.
Daha sonra Oya Arzu için kadeh kaldırdı, diğerleri de ona eşlik ettiler. Sonra Arzu hakkında bir şeyler söylediler. Burcu, başka koşullar altında arkadaş olabileceklerinden söz etti. Oya onun ne kadar iyi bir insan olduğunu söyledi. Arzu karıncayı bile incitemezdi. Çok saf bir kalbi vardı. Kimseye zarar vermezdi. Fakat şu lekesiz, tertemiz hayatlarına, bu olanlar çok fazla değil miydi?
Oya'nın söyledikleri herkesi rahatsız etmişti. Sözlerine daha sık görüşmeleri gerektiğini söyleyerek devam etti. Birbirlerini daha iyi tanımalıydılar. Kendisi şimdi onlara enfes bir şey anlatacaktı. Nereden başlasaydı acaba?
Başkomiser Kemal tam o sırada ortaya çıktı. Masadakiler çok şaşırmış ve tedirgin olmuşlardı. Mehmet onu masaya buyur etti. Oya, şaşkınlığı geçince, bir servis daha açtırmak için kalktı. Kemal de onun peşinden mutfağa gitti. Ses kaydı meselesini sorduğu zaman Oya Taylan'ın bir şey söylemediği cevabını verdi. Kayda alınmaya değer bir konuşma yapmamışlardı. Edip'i öldürenin Merve olup olmadığı belli değildi.
O sırada masada, Emre, Oya'nın telefonunu belli etmeden alıp ortadaki tablanın altından Kerim'e doğru itti. Az sonra Kerim telefonu alıp tuvalete gideceğini söyleyerek masadan kalktı. Deniz'in doğum gününü kullanarak telefonu açmayı başardı. Masada doğum tarihlerinden, yıldızlardan konu açmasının sebebi buydu ve umduğu sonucu da almıştı. Burcu'yla Emre'nin fotoğraflarını sildikten sonra telefonu karıştırmaya devam etti. Oya'nın Taylan'la yaptığı konuşmanın kaydı da duruyordu. Taylan o gece Oya'ya Edip'i öldürenin Arzu olduğunu anlatmıştı.
Oya Kemal'e Taylan'ın bir şey bilmediğini, elinde bir ses kaydı olmadığını söylemişti. Kemal ona bir şey bilip de söylemiyorsa külahları değişeceklerini söylediği halde bunda ısrar etmişti.
Kerim Adil Sağlam banyodan çıkarken elinde büyük bir koz vardı.
Masaya dönünce telefonu olması gereken yere koydu. Oya ile Kemal de mutfaktan geldiler. Burcu Oya'nın başkomiserle samimi olduğunu söyleyince Kemal onun Edip Özmen olayını çözmesine yardım ettiğini söyledi. Sonra Arzu konusunu açtı. Arzu Kaymaz kaza süsü verilmiş bir cinayet sonucunda ölmüştü. Bu durumda insan onun başına gelenlerin Edip Özmen olayıyla bağlantılı olduğunu düşünüyordu tabii.
Kemal masadaki herkese Arzu'nun öldüğü gece nerede olduklarını sordu. Bu bir sorgu değildi, sohbet olarak düşünmeliydiler. Taylan Emre ile beraber olduğunu söyledi. Emre de onu onayladı. Pelin ailesiyle yemekte idi, Burcu ise evde yalnızdı. Mehmet evde çocuklarıyla birlikte olduğunu söyledi. Serhan iş yerindeydi. Oya, okuldan bir arkadaşıyla beraber dışarıya çıkmıştı.
Mehmet masadan kalkmalarını teklif etti ama Kemal devam etmek istediğini söyledi. Bu cinayetin aydınlatılmasını en çok Mehmet isterdi herhalde, değil mi?
Mehmet bunu onaylayınca Kemal sözlerine devam etti. Arzu Kaymaz'ı kimin, neden öldürsün diye düşündüğünü söyledi. Cinayette en önemli şey motivasyondu; motivasyon bulununca katil de bulunurdu. Bir erkek uğruna kapışmak, bir olayın açığa çıkmasını önlemek, hınç duymak gibi şeyler bir cinayet için motivasyon olabilirdi.
Taylan burada en yakın arkadaşlarından birini anmak için toplandıklarını söyleyince Kemal kendisinin cinayet başkomiseri olduğunu hatırlattı. Ortada bir cinayet olduğu zaman insanların hayatına giren biriydi. İnsanlar onu en kötü günlerinde görürlerdi ve bugün de bu masadakilerin en kötü günüydü.
Az sonra Kemal Burcu'dan Arzu ile arasındaki bitmek bilmeyen mücadeleden söz etmesini istedi. Bu öyle bir mücadeleydi ki Burcu, Mehmet'le ilişkisi bittikten sonra onların bitişiğine taşınmıştı. Burcu bunu özellikle yapmadığını söyledi. Öyle denk gelmişti.
Kemal bu çekişmenin Burcu'da bağımlılık yapmış olabileceğini söyledi. Belki de bu yüzden Arzu'nun etrafından ayrılamamıştı. Oysa Arzu hiçbir günahı olmayan bir kadındı.
Onun bu sözleri Burcu'yla Pelin'i güldürmüştü. Kemal Pelin'e neden güldüğünü sordu. En yakın arkadaşı ölmüştü, değil mi? Ama belki de Arzu onun en yakın arkadaşı değildi, sadece dışarıdan öyle görünüyordu. Belki Arzu Pelin'in bir işine çomak sokmuş, Pelin de onu bu yüzden öldürmüştü.
Kemal "Arzu Kaymaz'ı kim öldürdü?" diye sordu. Pelin bilmediğini, Burcu da kendisinin öldürmediğini söyledi. Kemal, "Gerçekten çok yazık oldu." diye devam etti. Belki de içlerindeki en saf insan oydu.
Bu sözlerden sonra masada bir çözülme başladı. Burcu Arzu'nun kendisini şişlediğini söyledi. Manyağın biriydi o, Burcu'yu neredeyse öldürüyordu. Kemal cenazede onunla konuştuğu zaman bunu niye anlatmadığını sorunca o sırada söyleyemediği cevabını verdi. Pelin Burcu'ya Kemal'le görüştüğünü neden kendisine söylemediğini sordu. Bunun ardından Kemal'in sorusu geldi: Neden Burcu'nun bunu ona söylemiş olması gerekirdi? Birlikte bir şey mi saklıyorlardı?
Masada hava gitgide geriliyordu. Kemal'in Arzu'dan "Zavallı bir kadın" olarak söz etmesi üzerine Pelin "Arzu katildi!" diye patladı. Edip'i Arzu'nun öldürdüğünü söyledi.
Taylan, Arzu'nun o kadar da saf biri olmadığını söyleyerek konuya girdi. Kendisini de öldürmeye çalışmıştı.
Emre kendisinin de Edip'i öldürenin Arzu olduğunu düşünmeye başlamış olduğunu söyledi. Gidip onunla yüzleşme gafletinde bulunmuştu ve bu yüzden Arzu onu da öldürmeye kalkmıştı.
Böylece, Pelin'in Arzu'nun katil olduğunu bildiği, ama söylemediği ortaya çıkmıştı. Kemal masada bunu bilmeyen kimse olup olmadığını sordu. Burcu, gerçekten bilmediğini söyledi. Kemal Oya'ya sorunca o da olumsuz cevap verdi. Şu anda, burada öğrenmişti.
Ufak Tefek Cinayetler 41. bölüm finali yaklaşırken Serhan sordu: Hepsi mi saklamışlardı bu bilgiyi? Peki, Merve işin neresindeydi? Pelin "Tam da ortasında" cevabını verdi. Hatta bunu sır olarak saklamaları fikrini veren de oydu.
Serhan sandalyesinden kalkıp bu yüzden gözaltına alındığını hatırlattı. Yani hepsi bunu başından beri biliyorlardı, değil mi? Aylardır bu sorunla uğraşıyordu, hapse girseydi ne olacaktı?
Mehmet, Arzu'dan dolayı gerçeği söyleyemeyeceği karşılığını verdi. Taylan canını kurtardığına şükrettiği, katilin Arzu olduğunu duyunca Pelin çıkmadığı diye sevindiği yolunda bir şeyler geveledi.
Serhan hırsla "Siz nasıl insanlarsınız?" diye sordu. Sonra Oya'yı da alıp kalktı. Geri döneceklerdi.
Kemal masada kalanlara savcının yalan ifade ve adaleti yanıltma gibi şeyleri seveceğini söyledi. Hepsinin hakkında soruşturma açılacaktı. Bu gece uyumalarını söyledi, kendisi de savcıya vereceği raporu hazırlayacaktı. Yarın karanlık hayatlarının ilk sabahına uyanacaklardı.
Oya ile Serhan dönüş yolundayken Serhan'a iş yerinden bir telefon geldi ama o açmadı. Öğrendiklerinden sonra çok sıkıntılıydı. Oya ona bir şey söylemek istiyordu. Edip'in katilinin kim olduğunu kendisinin de daha önce öğrendiğini söyleyecekti büyük ihtimalle. Serhan eve gidince konuşmayı teklif etti. Kafası çok karışıktı.
Oya'nın evine girecekleri sırada Serhan'ın telefonu tekrar çaldı. Bu sefer cevap verdi. İşle ilgili bir sorun vardı ve halledilmesi için mutlaka Serhan'ın gelmesi gerekiyordu. Serhan gitmeyi hiç istemiyordu. Hatta gitmemeyi düşündü de. Fakat Oya, çağırdıklarına göre önemli bir durum olduğunu söyleyip onu gitmeye ikna etti.
Oya bebeğini yatırdıktan sonra kendi de yattı. Bir süre sonra evin zili çaldı. Gelen Kerim'di. Oya'yı tebrik etmeye geldiğini söyledi. Çok iyi bir iş çıkarmıştı çünkü. Herkesi tek tek yakmış ve kendisi durumdan kılçıksız sıyrılmıştı. Oya onun neden söz ettiğini anlamadığını söyleyince telefonunu çıkardı ve Oya'nın Taylan'la yaptığı konuşmanın kaydını dinletti.
Kerim Arzu'nun katilinin Oya olduğunu düşünüyordu. Ama aslında gerçeğin ne olduğu umurunda değildi. Oya'yı tehdit etmek için gelmişti o. Elindeki bu kayıtla polise giderse Oya hapse atılırdı. Ondan sonra da kimse bu işin peşine düşmezdi. Oya kendini zeki biri sanmış, insanları parmağında oynatacağını düşünmüştü. Ama artık işler değişmişti. Bundan sonra sadece Kerim'i dinleyecek ve onun istediklerini yapacaktı. Kerim'in kuklası olacaktı.
Kerim öncelikle onun ortalığı karıştırmayı, insanları birbirine düşürmeyi bırakmasını istiyordu. Oya artık kendisi ne isterse onu yapacaktı.
O sırada Kerim'in telefonu çaldı. Arayan adamı Akbaş'tı. Merve'yi bulmuşlardı. Gerçekten de Kerim'in söylediği yerdeydi.
Kerim çok rahatlamıştı. Akbaş'a biletini almasını söyledi. Merve'nin yanına gidecekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder