Ufak Tefek Cinayetler dizisinin 40. bölümü, Arzu'nun, Emre'yi ezmek isterken başka bir arabanın kendisine kasıtlı olarak çarpması yüzünden kaza geçirmesiyle sona ermişti. Bu kaza sonucunda Arzu öldü. Ufak Tefek Cinayetler 40. bölüm onun cenaze töreniyle başladı.
Merve Aksak dışında herkes oradaydı. Merve eski dostunun cenazesine gelmemiş, bir çelenk göndermişti. Ayakta durmakta zorluk çeken Mehmet, bir ara Taylan'a kuşkuyla baktı. Onun dükkana son gelişinde Arzu'yu kendisinden uzak tutmasını istemesi aklına gelmişti. O sırada Taylan da Oya'ya bakıyordu. Bir gece önce gittikleri barda ona Edip'i 2 çocuğu olan bir kadının öldürdüğünden söz etmişti. Burcu'nun gözü Pelin'deydi. Son konuşmalarında ona Arzu'yu susturmaları gerektiğini söylemişti. Herkesin Arzu'yu yok etmeyi istemek için kendince bir sebebi vardı.
Serhan Aksak cenaze töreni boyunca her saniye Mehmet'in yanındaydı. Kemal'le Derya da oradaydılar. Burcu yüzünü yıkamak için uzaklaştığı zaman Kemal onun peşine takıldı.
Kemal Burcu'ya Edip'in öldüğü partide Arzu ile şiddetli bir kavga yaptığını bildiğini söyledi. Büyük düşmanlıkları aylardır sürüyordu, değil mi? Burcu'ya bunun bir araba kazası değil planlı bir cinayet olduğunu düşündüklerini söyledi. Bu konuda bir şey bilip bilmediğini sorunca Burcu olumsuz cevap verdi.
Burcu törene döndüğü zaman Oya ile Pelin'e bir araya gelip konuşmak zorunda olduklarını söyledi. Daha sonra buluştular. Burcu, üçünün de topun ağzında olduğunu söyledi. Polis işin peşindeydi. Arzu'ya çarpan arabayı hala bulamamışlardı. O arabanın Arzu'ya bilerek çarptığını düşünüyor olmalılardı. Üçü de tehlikede idiler, şüpheli durumundaydılar.
Kadınların arasında önce bir süre düşmanca bir hava esti. Pelin, Oya'nın Edip'i öldürenin Arzu olduğunu öğrenmiş olduğunu bildiğini belli etti. Oya da onun bunu başından beri bildiğini, ama sustuğunu hatırlattı. Üstü kapalı konuştukları için Burcu konuyu anlamamıştı. Pelin Oya'nın üstüne yürüyünce onları ayırdı, birbirlerine girmelerinin zamanı değildi. Söylediklerini iyi anlamamışlardı herhalde, katil üçünden biri imiş gibi görünüyordu. Birlik olmalıydılar. Fakat az sonra da Oya ile ikisi çatışma noktasına geldiler. Bu kez Pelin onları ayırdı. Oya Burcu'ya yaptıklarını hatırlattı. Arzu'nun evliliğini yıkmış, kendisini buzluğa kapatmıştı. Arzu'yu öldürenin Oya olduğunu düşünüyorsa, polise gidip bir şeyler anlatmak ister miydi acaba? Ama sonra kendisi de gidip bir şeyler anlatacaktı.
Bu sözlerden sonra Oya ile Burcu birbirlerini itip kakmaya başladılar. Pelin bir kere daha araya girdi. Ne yapacaklarını konuşmaları gerekiyordu, kavga etmeleri değil. Oya arabayı Arzu'nun üstüne sürüp sürmediğini sorunca "Ben yapmadım" diye bağırdı. Burcu da kendisinin üstüne gelince Pelin çekip gitmek istedi. Oya onu durdurdu. Madem üçü de şüpheli idiler, anlaşmaları lazımdı. Başka türlüsü mümkün değildi. Birlik olacaklardı.
Üçü de bunu kabul ettiler.
Esra daha sonra, 2019'daki mahkemede, Arzu'nun ölümünden sonra herkesi şaşırtan beklenmedik bir pakt oluştuğunu söyleyecekti.
Oya - Pelin - Burcu üçlüsü Sarmaşık'ta hemen dikkat çekti. İnsanlar onların yas tutar gibi görünmediklerini, Arzu'nun yerinin çok çabuk dolduğunu düşünüyorlardı. Salı kahvaltısı geleneğini de devam ettirmeye başladılar. Oya, bu duruma alışmaya başladığını söyledi.
Emre, Kerim'le konuşurken, Arzu'nun öldüğü gece arabasını kendisinin üstüne sürdüğüne anlattı. O sırada başka bir araba Arzu'ya çarpıp kaçmıştı. Emre o arabada kimin olduğunu görememişti, her şey bir anda olmuştu zaten. Kerim bu işi merak etmişti, konuyla ilgilenmek niyetindeydi. Emre ona dikkatli olmasını söyledi. Edip'i Arzu'nun öldürdüğünü öğrenmesi neredeyse canına mal oluyordu. Bu iş artık o kadar eğlenceli değildi.
Kerim Oya'ya uğradı. Konuşurlarken ona Arzu'yu sevip sevmediğini sordu. Oya öğrencilik yıllarını, Arzu'nun kendisine çıkacağı konserden önce nasıl cesaret verdiğini hatırladı. Eskiden Arzu'yu sevdiği cevabını verdi. Çünkü o zamanlar çok saftı.
Oya Deniz'e bakmak için odasına gidecekken Kerim kolundan tutup "Sen mi yaptın?" diye sordu. Oya cevap verdi, niye kendisi olsundu ki? Arzu'nun Edip'in ölümüyle ilgisi olup olmadığını bilmiyordu. Edip'in katili hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Kerim, onu Arzu'nun öldürdüğünü bilse bunu yapıp yapmayacağını sorunca Oya "Sen olsan yapmaz mıydın?" cevabını verdi. Sonra, misafir beklediğini söyleyerek Kerim'i evinden yolladı.
Oya'nın konuşmak için evine çağırdığı Burcu, biraz sonra geldi. Oya ona içinin hiç rahat olmadığını söyledi. Burcu'yu, kafa kafaya verip meseleyi daha iyi çözebilirler diye çağırmıştı. Pelin'e hiç güvenmiyordu. Onun ikili oynadığını düşünüyordu. Onların yanındaymış gibi görünüyordu ama aslında durum öyle değildi.
Burcu Arzu'ya çarpanın Pelin olduğunu düşündüğünü söyleyince Oya onu destekledi. Bu durumda ikisinin beraber davranması iyi olurdu. Pelin onları gömmeden, ikisi onu gömmeli idiler. Oya Burcu ile birbirlerine benzediklerini söyledi. Kıza gaz veriyordu aslında. Bir planı vardı.
Burcu Oya'nın samimi olduğuna inanmıştı. Oya Pelin'in Emre'ye gidip kendisinin Mehmet'le hala görüştüğünü söyleyeceğini öne sürünce buna da inandı ve çok sinirlendi. Pelin'in bunu neden yaptığını biliyordu. Çünkü Burcu'yu, onun Emre ile ilişkisini kıskanıyordu. Onları ayırmak istiyordu. Ama Burcu ona ne yapacağını biliyordu.
Oya onu sakin olmaya davet etti. Pelin'le kendisi konuşurdu. Burcu akıllıca davranmalıydı. Bunu bildiğini asla Pelin'e belli etmemeliydi. Aslında, en iyisi, üstündeki şüphe bulutundan kurtulmak için bir an önce Mehmet'e gidip başsağlığı dilemeliydi. Bu ziyaretin kendini aklamasına yardımı olurdu.
Burcu Oya'ya hak verdi ve Mehmet'e gitmek üzere kalktı.
Taylan evdeydi. Çok keyifsizdi. Pelin kendisinin de çok üzüldüğünü söyledi. Ama güçlü olmalıydılar. Taylan'ın toparlanması lazımdı.
Bu şekilde konuşurlarken Pelin kocasına Oya'nın Arzu'nun Edip'in katili olduğunu öğrenmiş olup olmadığı konusunda ne düşündüğünü sordu. Eğer öğrendiyse, Arzu'yu o öldürmüş olabilirdi. Polis de böyle düşünürdü. Taylan karısına artık bu işin ucunu bırakmasını söyledi. O sırada kapı çaldı. Gelen Oya idi. Taylan onun gelmesinden pek memnun olmamıştı.
Oya Pelin'e, Burcu'nun evine gelip maziyi gömmek, arkadaş olmak istediğini söylediğini anlattı. Arzu'yu Burcu'nun öldürdüğünü, bunun anlaşılmaması için de kendisine yanaştığını düşünüyordu.
Pelin aynı fikirde olduğunu söyledi. Oya ona Mehmet'e gidip bu işi yapmış gibi konuşmasını tavsiye etti. Çünkü Burcu şimdi ona gidiyordu, o da Arzu'ya çarpanın Pelin olduğunu söyleyecekti. Pelin sakin olmalı ve gidip Mehmet'le konuşmalıydı.
Mehmet dükkandaydı. Çocukları babaannelerinin yanına göndermişti. İşiyle oyalanmayı düşünmüştü herhalde ama durumu çok kötüydü. Her şey karısını hatırlatıyordu. Kendisine yüzük modelleri gösteren adamla uzun süre konuşamadı. Hava almak için dükkandan çıktı. Bir banka oturdu.
O sırada dükkana gelmiş olan Burcu, içeri girmeden önce Mehmet'i görüp yanına gitti. Sarılıp teselli etmeye çalıştı. Arzu'nun ölümünde Mehmet'in suçu yoktu. Kendisinin de yoktu. Çok şey yaşamışlardı. Arzu'nun ölmesini istediği olmuştu. Ama asla onun için böyle bir son planlamamıştı.
Biraz sonra Burcu, Mehmet'in epeydir bir şey yemediğini fark etti. Onu bir yere gidip yemek yemeye ikna etti.
Emre bahçede otururken Oya yanına geldi. Emre ona hiç matem tutuyor gibi görünmediğini söyledi. Arzu çok yakın arkadaşıydı oysa.
Oya'nın Emre ile ilgili planları da vardı, oraya bunları uygulamak için gelmişti. Emre'ye Arzu'nun ölümüyle Mehmet'in hayatında açılan boşluğun çok uzun süre öyle kalmayacağını söyledi. Burcu'nun bu boşluğu kısa sürede dolduracağını söyledi. Hatta şimdi Mehmet'in yanındaydı. Emre, onun teşvikiyle Burcu'yu aradı. O sırada Mehmet'i bir şeyler yemesi için bir yere götürmüş olan Burcu, Emre'nin aramasından tedirgin oldu. Telefonu açıp alışverişte olduğunu söyledi.
Emre ondan Mehmet'in iş yeri adresini istedi. Yoldaydı, uğrayıp başsağlığı dilemek istiyordu. Burcu adresi tam olarak bilmediğini söyledi. Hem Emre'nin uğramasının anlamı yoktu, Mehmet şu durumda dükkanında olmayabilirdi. Emre onun yalan söylediğini anlamıştı.
Oya onun Arzu'nun ölümü hakkında neler bildiğini öğrenmek istiyordu ama Emre bu konuda bir şey anlatmadı. Oya'nın bir oyun oynadığının farkına varmıştı ve ona eşlik etmeye niyeti yoktu. Oya'nın bildiği bir şey olduğunu da anlamıştı. "Arabadaki sendin, değil mi, Arzu'yu sen öldürdün" dedi ona. Oya, Emre'nin hiçbir şey bilmediğini, onunla boşuna zaman kaybettiğini söyleyerek bu konuşmaya son verdi.
O sırada Burcu da Mehmet'in yanından ayrılıyordu. Gitmeden önce, onun bir an bile üzülmesini hiç istemediğini söyledi.
Mehmet dükkana girdikten hemen sonra Pelin geldi. Mehmet bir gün böyle korkunç bir şey yaşayacaklarını uzun zamandır tahmin ettiğini söyledi. Arzu'yu aldatması sonlarının başlangıcı olmuştu. Onu kurtarmaya çalışmış ama başaramamıştı. Bu bir kaza değildi. Birinin karısını bilerek öldürdüğünü kalbinde hissediyordu. Arzu Edip olayından dolayı ölmüş olabilirdi. Mehmet bu olayın üstüne gitmek niyetindeydi.
Pelin onunla aynı fikirde olmadığını söyledi. Arzu'nun ölümünün Edip'le alakası olduğunu sanmıyordu. Bu olay kaza değilse Arzu'yu öldüren kişi Burcu idi ona göre. Burcu'nun ona nasıl bir kin duyduğu ortadaydı. Pelin geçen günkü yemekte Arzu'ya nasıl nefretle baktığını fark etmişti.
Burcu'nun içinde Arzu'yu öldürecek kadar büyük bir kin barındırması Mehmet'e mantıklı gelmedi. Emre ile nişanlanmışken, önünde yepyeni bir gelecek uzanırken bunu niye yapsındı ki?
Mehmet Arzu'nun Burcu'yu tehdit ettiğini bilmiyordu tabii.
Pelin onların Mehmet'lerin hemen yanındaki eve taşındıklarına dikkat çekti. Daha evlenmemişlerdi de üstelik. Burcu'nun aklının hala Mehmet'te olduğunu ve Arzu'yu da onun öldürdüğünü düşündüğünü söyledi.
Pelin daha sonra bu konuşmayı Oya'ya anlattı. Konuşurken Kerim'den de söz ettiler. Oya aralarında hiçbir şey olmadığını anlattı. Pelin'den Kerim'in eski öğrencisi olmadığını öğrendi.
Pelin Oya'ya öğrencilik yıllarındaki doğum gününden söz etti. O gün Kerim öfkeyle Pelin'lerin evinde Serhan'ı ararken birisi üst kattaki bir saksının onun üstüne düşmesini sağlamıştı. Kendisi dahil herkesin kaza sandığı bu olay Kerim'in basketbol kariyerinin başlamadan bitmesine sebep olmuştu. Merve bu duruma çok üzülmüş, daha önce sevgili olduklarını belli etmemeye dikkat ederek, yere düşmüş olan Kerim'le ilgilenmişti. Hastaneye gitmeyi de düşünmüş ama Pelin onu vazgeçirmişti. Merve'nin tanımadığı biri için bu kadar üzülmesine de şaşırmıştı.
İki kadın konuşurlarken Kerim, adamına Merve'nin nerede olduğunu araştırmasını söylüyordu.
Pelin Oya'ya Edip'le Kerim'in çok farklı insanlar olduğunu söyledi. Yollarının herhangi bir şekilde kesişmiş olmasına bile ihtimal vermiyordu.
Etrafında olup bitenler Oya için giderek dayanılması daha da zor bir hal alıyordu.
Oya daha sonra Serhan'ın evine gitti. Ona bu aralar hayatın kendisini çok yorduğunu söyledi. Serhan'sız durmak istemiyordu. "Durma!" dedi Serhan ona. Sarılıp oturdular.
Mehmet, evine geldiğinde, önce kapıda biraz durakladı. Arzu'nun terliklerine dokundu. Beyninin içinde onun sesini, söylediği şeyleri duyuyordu. Bir süre mutfakta yığılıp kaldı, sonra salona geçip fotoğraflarına bakarak ağladı. Arzu'nun kanepenin üstünde kalmış olan fularını gördü, alıp kokusunu içine çekti. İsmini haykırdı. Acısı çok tazeydi, Arzu'suz ne yapacağını bilemiyordu. Bir ara kapı çalınca Arzu'nun "Ben geldim" diye seslendiğini sandı. Sonra kendi haline acı acı güldü.
Gelen komiser yardımcısı Derya idi. Arzu'nun kişisel eşyalarını getirmek için gelmişti. Gelmişken birkaç şey sormak da istiyordu. Polisin, Arzu'nun başına gelenlerin kaza olmadığına dair kuşkuları vardı. Mehmet bu konuda bir şey bilmediğini söyledi. Şu anda düşünemiyordu; Arzu'ya, onu öldürmeyi isteyecek kadar düşmanlık duyan biri olup olmadığı konusunda fikri yoktu. Derya Burcu'yu hatırlatınca Pelin'in Arzu'yu onun öldürdüğünü düşündüğü aklına geldi. Derya'ya Burcu ile bir ilgisi kalmadığını söyledi, o başka biriyle beraberdi. Nişanlıydı. Derya bu kez Arzu Edip cinayetiyle bağlantısı olup olmayacağı hakkındaki fikrini sordu. Mehmet o konuyla da ilgileri olmadığını söyledi.
Derya gidince hemen onun getirdiği paketi açtı. Pakette Arzu'ya ait olmayan bir kulaklık da vardı.
Emre koşuya çıkacaktı. Kulaklığını bulamıyordu. Arzu'nun öldüğü geceyi düşündü. Arzu'nun arabasına doğru gitmiş, kulaklığını çıkarıp onun durumuna bakmıştı.
Bir şey olmamıştır; diye düşündü. Çıkmak üzereyken Burcu'ya bir kere daha, Mehmet'e gidip gitmediğini sordu. Burcu önce yine inkar etti ama sonra gittiğini itiraf etti. Sadece baş sağlığı için gitmişti. Ortada şüpheli bir durum vardı sonuçta. Emre Arzu'ya onun mu çarptığını sorunca "Hayır" cevabını verdi. Biri çarpıp kaçmıştı Arzu'ya, bu bir kazaydı. Emre olayın kaza olmadığını söyleyince Burcu bunu nereden bildiğini sordu. Emre öyle tahmin ettiğini söyledi.
Kulaklık gerçekten de kazanın olduğu yerde kalmıştı.
Mehmet de Emre ile aynı zamanda evinden çıkıyordu. Yanında Arzu'nun eşyaları vardı. Emre onun yanına gidip baş sağlığı diledi. Sonra yoluna devam etti.
Mehmet arabasına binerken Burcu Emre'ye seslenerek ortaya çıktı. Mehmet'e Emre'nin kulaklığını kaybettiğini söyledi, o da kendininkini vermek istemişti. Mehmet bunun üzerine karısının kişisel eşyaları arasındaki kulaklığı Emre'de gördüğünü hatırladı. Karısına onun çarptığı sonucuna vardı.
Emre olay yerine gitmişti. Pelin'i de çağırmıştı oraya. Kulaklığı görünürde yoktu.
Pelin çok gergindi. Emre Pelin'i Burcu'dan kurtardığını hatırlattı. Bunun karşılığında onun kendisiyle bir gün geçirmesini istiyordu. Herhangi bir gün olmayacaktı bu. 6 Kasım'da, Pelin'le Taylan'ın evlilik yıl dönümünde buluşmalarını istiyordu.
O gidince Pelin etrafına bakındı. Aklından babasıyla yaptığı telefon görüşmesi geçti. Ondan kayıt dışı bir araç istemişti.
Oya Serhan'a, Kerim konusunda haklı olabileceğini söyledi. Serhan onun Kerim'in sevgilisi olduğu yolundaki dedikodulara takılmıyordu. Oya, yakınında Edip'i tanıyan biri olmasından hoşlandığını anlattı. Ama onun aslında Edip'i hiç tanımadığına dair bir şeyler duymuştu. Serhan başında beri bu adamı bir yere oturtamadığını söyledi. Oya haklı olabilirdi. Bu işi kendisi çözecekti. Ama Oya'nın Kerim'den mümkün olduğu kadar uzak durmasını istiyordu.
Pelin eve geldiği zaman Taylan evlilik yıl dönümleri için yer ayırtmak istediği restorandan söz etti. Pelin o gün için bir plan yapmasını istemediğini söyledi. Konuyu uzatmamak için gidip uzanacağı bahanesiyle kocasının yanından uzaklaştı.
Mehmet dükkanına gidip kasadaki tabancayı çıkardı. Bir şeyler planlıyordu.
Taylan Emre ile buluşup bir şeyler içeceğini söyleyince Pelin onun evde kalmasını sağlamaya çalıştı. Ama kocası, fazla kalmayacağını söyleyerek evden çıktı.
Serhan daha sonra Kerim'in evine gitti. Oya için geldiğini söyleyince Kerim Sarmaşık'ta konuşulanlar hakkında yapacağı bir şey olmadığını söyledi. Oya ile onu insanlar uygun görmüşlerdi. Bir süre Oya ile Serhan'dan söz ettiler. Serhan Oya'nın kendisine ait olduğunu birkaç kere vurguladı. Bu konu tartışmaya açık değildi. Onlar birbirlerine aşıklardı, bu yüzden de sorunlarını kendi aralarında halledebiliyorlardı. Oya ile arkadaşlığı konusunda Kerim'e haksızlık etmiş olabileceğini kabul ediyordu. Onunla ateşkes yapmak gibi bir niyeti yoktu. Fakat ikisinin arasındaki meseleler yüzünden Oya'nın yıpranmasını da istemiyordu. O her şeyin dışında kalmalıydı.
Kerim bunun kendisi için de uygun olduğunu söyledi, Oya onun için de değerli bir insandı.
Bu noktada Serhan, Edip'ten söz açtı. Edip Oya ile Kerim'in ortak noktasıydı, değil mi; oradan tanışıyorlardı. Kerim bunu onayladı. Serhan onun Edip'i tanıyıp tanımadığını anlamak için ortaya birkaç yem attı. Verdiği cevaplar yalan söylediğini, onu tanımadığını gösteriyordu.
Taylan'la Emre beraber içerken Arzu'dan söz ettiler. Taylan onun melek gibi biri olduğunu, karıncayı bile incitmediğini söyleyince Emre şaşırdı. Arzu'nun Taylan'ı uçurumdan atmaya çalıştığını hatırlattı. Taylan, bundan söz ederse polisin önce kendisini alacağını söyledi. Emre onun Edip'i öldüren kişinin Arzu olduğunu bildiğini anlamıştı.
Sarmaşık'a geldikleri zaman Taylan epeyce sarhoştu. Beraberce onun evine gittiler. Emre, Pelin'le birlikte onu yatak odasına götürdü. Taylan yatağa yığılıp sızdı. Emre ile Pelin aşağıya indiler. Emre su isteyince mutfağa gittiler. Hesapta suyunu içip gidecekti ama eski anılardan söz etmeye başladılar. Sohbet giderek daha renkli bir hal aldı ve gün ışıyana kadar devam etti. Emre, gitmeden önce, 6 Kasım'da buluşmalarını istediğini tekrar hatırlattı. Bu konuda ısrarlıydı.
O sabah Serhan da kahvaltılık bir şeyler alıp Oya'ya gitti. Eve girerken sitenin kadınlarından iki tanesi onu gördü. Hemen dedikoduya başladılar. Bu ikisi ortalığı boş bulmuşlardı ama Merve geri dönünce kıyamet kopacaktı.
Kahvaltı ederlerken Serhan akşam Kerim'e gittiğini anlattı. Oya haklı çıkmıştı, adam Edip hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Oya Kerim'in bunu neden yaptığını anlamıyordu ve çok sinirlenmişti. Yerinden fırladı, gidip onunla hesaplaşmak istiyordu. Fakat Serhan onu durdurdu. Ne konuşmuşlardı daha önce? Bu meseleyi kendisi halledecekti. Söz veriyordu.
Taylan'la Pelin o sabah kafeye gitmişlerdi. Taylan, gece fazla içtiği için hala kötü durumdaydı. Orada Emre ve Burcu ile karşılaştılar. Onlar beraber oturmayı teklif etti, Taylan da bunu istedi ama Pelin surat yapınca oturmadılar.
O gün 6 Kasım'dı; Taylan'la Pelin'in evlilik yıldönümü. Taylan söz ettiği restoranda rezervasyon yaptırmıştı. İkisi evlerinden çıkarken Emre de giyinip hazırlanmış, kendi evinden çıkıyordu. O tekneye gitti.
Taylan restoranda karısına son günlerin berbat geçtiğini ama birbirlerine sahip oldukları için şanslı olduklarını söyledi. Eski anılardan söz etti. O bıcır bıcır konuşurken Pelin keyifsiz ve dalgındı.
Emre teknede içki içiyor, saatine bakarak Pelin'i bekliyordu. Onun geleceğinden emin gibiydi. Sonra bir mesaj attı. Pelin'e gelmekten cayıp caymadığını sordu. Bu iş fazla uzamıştı zaten, Taylan'ı araması daha iyi olacaktı.
Pelin mesajı görünce tuvalete gitme bahanesiyle masadan kalktı. Bu sorunu bir şekilde çözmek zorundaydı. Oya'yı arayıp, yarım dakika sonra kendisini aramasını ve kendisi ne söylerse söylesin cevap vermemesini istedi.
Pelin masaya geldikten hemen sonra Oya aradı. Pelin, Oya çocuğu ağladığı için çok telaşlanmış, paniğe kapılmış gibi konuştu. Hemen geleceğini söyledi. Telefonu kapatınca da Taylan'a Oya'ya yardım etmesi gerektiğini anlattı. Onu götürmesine gerek yoktu. Taksi tutup gidecek, kısa zamanda da geri dönecekti.
Pelin Emre'yi arayıp Taylan'ı aramamasını söyledi. Onun yanına geliyordu.
O sırada Mehmet'in niyeti de Emre'ye gitmekti. Tabanca da yanındaydı.
Pelin tekneye gitti. Emre ile masaya oturdu. Emre hiçbir şey için geç olmadığını söyledi. Pelin kocasını bırakıp onunla olmalıydı. Emre onun çocuğuna da bakardı. Pelin bunun mümkün olmadığını söyledi.
Ufak Tefek Cinayetler 40. bölüm finali yaklaşırken Mehmet marinaya gelmişti. Arabadan inecekken durakladı. Bu işi kendi ruhsatlı silahıyla yapamazdı. Çocukları vardı onun. Yapamayacaktı. Sonra aklına başka bir fikir geldi. Araçta bir bıçak da vardı. Onu yanına alıp arabadan çıktı.
Emre hala Pelin'i ikna etmeye çalışıyordu. O sırada Taylan karısını aradı. Pelin telefonunu alıp masadan kalktı. Mehmet tekneye doğru yürürken o da alt kata indi.
Taylan Pelin'in artık yanına gelmesini istiyordu. Pelin bebeği yeni uyutabildiklerini söyledi. Birazdan çıkacaktı ama Taylan eve geçse daha iyi olurdu. O da eve gelecekti.
Mehmet tekneye çıkıp Emre'ye seslendi. Emre onu görünce şaşırmıştı. Mehmet her şeyi öğrendiğini söyledi. Emre onun karısını öldürmüştü, o da Emre'nin canını alacaktı. Kulaklıktan söz etti. Emre ona aslında Arzu'nun kendisini öldürmek istediğini anlatmaya çalıştı. Bunun sebebini bilmiyordu. Arzu onu ezmek isterken başka biri ona çarpmıştı.
Mehmet ona inanmamıştı. Emre'nin yakasına yapıştı. Bir süre itiştiler. Sonra Mehmet bıçağı Emre'nin karnına sapladı.
O sırada Pelin Emre'ye seslenerek yukarıya çıkmaya başladı. Şok olmuş haldeki Mehmet onun sesini duyunca hareketlendi. Pelin üst kata çıktığında önce koşarak kaçan Mehmet'i, sonra da karnını tutarak yere yığılmış olan Emre'yi gördü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder