Ufak Tefek Cinayetler dizisinin 37. bölümü biterken Oya evine gelen babalık tespiti davasıyla ilgili evrak yüzünden çok şaşırmıştı. Belge, Serhan'ın oğluna soyadını vermek için dava açtığını gösteriyordu. Oya Toksöz buna çok sinirlenmişti. Ufak Tefek Cinayetler 38. bölüm başlarken Serhan'ı aradı ama telefonu kapalıydı.
Biraz sonra öfke içinde evden çıkıp arabasına bindi.
Daha sonra, 2019'daki mahkeme sırasında, insanın canı gerçekten yandığı zaman neler yapabileceğini o an anladığını söyleyecekti. Bu durumda ellerini bile kirletebilirdi insan. Kendisinin bugün bu duruşma kürsüsünde olacağı o günden belliydi aslında.
Oya, Serhan'ın evine gittiğinde kapı açılmayınca bağırıp çağırmaya, kapıya daha şiddetli vurmaya başladı. Diğer dairelerdeki insanlar rahatsız olup onu uyardılar. Bir güvenlik elemanı da geldi. Ama Oya Toksöz kimseyi dinleyecek halde değildi. Hepsine kafa tuttu ve kapıya vurmaya, bağırmaya devam etti.
Serhan Aksak evde değildi. Bir iş seyahati için uçaktaydı.
Taylan evde, dalgın ve düşünceli bir halde oturuyor, Emre'nin söylediklerini düşünüyordu. Onun sakladıkları sır hakkında bir şeyler anlamış olabileceğinden korkuyordu. Gidip konuşmaya karar verdi.
Pelin o sırada Emre ile, onun evinin bahçesindeydi. Emre, Edip'i kimin öldürdüğünü bildiğini söyleyince çok şaşırmış ve duraklamıştı. Onun blöf yaptığını, yalan söylediğini söyledi. Emre sordu; Pelin gerçekten bu riski almak istiyor muydu?
Pelin bir kere daha Emre'ye bunları neden yaptığını sordu. Emre cevapladı; çünkü Pelin ona gelmemiş, Taylan'la beraber olmuştu. O arkasına bile bakmadan gitmiş, hayatını yaşamıştı ama kendisi bundan ötürü perişan hale düşmüştü. Bir sürü sarı saçlı kadınla beraber olmuş, onlarda Pelin'i aramış, ama bulamamıştı. Pelin'i aklından çıkaramamıştı, hala da çıkaramıyordu.
Burcu pencerenin ardına saklanmış, bütün bunları dinliyordu. Altüst olmuştu.
O sırada Taylan da geldi. Emre Pelin'e onu unutamadığından söz ediyordu. Pelin ne yapabileceğini sorunca onun bir şey yapmasına gerek olmadığı cevabını verdi. Kendisi bir şeyler yapacaktı. Pelin'i unutmak için yapmak zorundaydı.
Taylan bahçede onlara doğru yürürken Burcu onu gördü. Salondaki bir vazoya kasıtlı olarak çarpıp gürültü çıkardı. Taylan sese doğru gelirken Emre ile Pelin de birbirlerinden uzaklaşıp toparlanmışlardı. Taylan karısını orada gördüğüne şaşırmıştı. Pelin, kahve içmeye gittiği arkadaşının bir işi çıkınca Burcu'ya uğramayı düşündüğünü söyledi. Geçen akşamki yemekte birinin küpesi onlarda kalmıştı, küpe Burcu'nun mu diye soracaktı.
Bu açıklama Taylan'ı idare etti. O da Emre'yle konuşmak için geldiğini söyledi.
Burcu da onları yemeğe davet etti. Evet, son yemekleri çok tatsız geçmişti ama bu hep böyle sürecek değildi ya? Sonuçta onlar eski arkadaşlardı.
Pelin kocasıyla beraber gitmek istedi. Burcu kalmaları için ısrar etti. Bunun üzerine hep beraber içeriye girdiler.
Burcu duyduklarından ötürü buruktu. Masadaki hava da pek sıcak değildi. Burcu onlara nasıl tanıştıklarını, ne zamandır arkadaş olduklarını sordu. Emre ile Taylan aynı basket takımında oynamışlardı, Taylan ile Pelin de lise yıllarından beri sevgiliydiler. Üniversitede de beraberdiler. Hiç ayrılmamışlardı. Bunun üzerine Emre hayatın ne getireceğinin belli olmadığını söyledi. Ne ilişkiler bitmişti. Onun bu yaklaşımı Taylan'ı rahatsız etti. Emre'ye tuhaflaştığını söyledi. Geçen gece yemekte herkesi sorguya çeker gibi konuşmuştu, şimdi de böyle garip laflar ediyordu. Emre'yi anlamıyordu. Onu tanımıyor olsa bir şeyler kovaladığını düşünecekti.
Taylan üstüne gelince Emre konuyu kapatmaya çalıştı.
Burcu o gece rahat uyuyamadı. Uyumakta olan Emre'nin yüzünü okşadı. "seni kaybedemem" diye mırıldandı.
Pelin de yatağında Emre'nin söylediklerini düşünüyordu. Edip hakkındaki gerçeği biliyor olabiliyor muydu acaba? Yok, bilemezdi.
Merve Ayşe'yi aradı. Ona Sarmaşık'tan apar topar gitmediğini, biletleri çoktan almış olduğunu söyledi. Sitedeki ilgi çekici gelişmeler olup olmadığını sordu.
2019 yılında, manikürcü Esra mahkemede, Merve'nin Kerim'le olan geçmişi ortaya çıkmasın diye böyle davrandığını söyleyecekti. Merve Aksak daha büyük bir tehlikeden, Deniz'in soyadı meselesinden haberdar değildi.
Başkomiser Kemal öfkeliydi. Oya'nın getirdiği şamdanla ilgili DNA sonucunun çıkması gecikiyordu. Edip'in öldürülmesini üstlenen genç adamı sorgu odasına aldı. Onu konuşturmaya, kimin tarafından tutulduğunu öğrenmeye çalıştı. Karısının rahatça, bol bol para harcadığını söyledi; nereden gelmişti acaba bu para? Adam ısrarla cinayeti kendisinin işlediğini iddia etmeye devam edince sinirlerine hakim olamayıp yakasına yapıştı.
Şamdandaki DNA tespitinin sonucu öğleden sonra çıkacaktı. Kemal Derya'dan Oya'yı arayıp bunu haber vermesini istedi.
Burcu evde, Emre'nin Pelin'e söylediği aşk sözlerini düşünüyordu. Onun "Bir sürü kadın, bir sürü sarı saç; hiçbiri sen değil" vb. cümleleri kulaklarında çınlıyordu.
Saçlarını, Emre sarı olsun dedi diye, sarıya boyatmıştı. İkisi bir gece bir barda dans edip eğlenmişlerdi. Çıktıkları zaman Emre, onun yüzünü okşarken Pelin'i hayal etmişti. Bunun ardından Pelin'e oracıkta, ayaküstü evlenme teklif etmişti.
Burcu daha sonra saçlarının rengini koyulaştırdı. Emre'ye saç renginin sarı mı, yoksa böyle mi daha iyi olduğunu sorduğu zaman Emre bu halinin iyi olduğunu söyledi. Burcu ısrarla sarıya boyatmasını isteyip istemediğini sordu, o da olumsuz cevap verdi.
Burcu, Emre'nin kendisinden vazgeçeceğinden korkuyordu.
Emre, evde yeni bir şamdan olduğunu fark etmişti. Burcu açıklama yaptı; Merve'nin ev hediyesi idi bu gümüş şamdan. Emre şamdanı eline alınca baya ağır olduğunu söyledi. Bununla adam öldürülebilirdi.
Derya Emniyet binasında Kemal'le Oya'nın yanına geldi ve beklenen DNA raporuna göre şamdanın üstünde Edip'e ait kan veya doku örnekleri olmadığını söyledi. Şamdan cinayet aleti olamazdı. Oya şaşkındı; öyleyse neden saklamak için bu kadar çaba göstermişlerdi ki?
Merve'nin Pelin'e bıraktığı şamdan bir dükkandan alınmıştı aslında. Merve Raşel'i bir mağazaya yollamış ve oradan, saklananın aynısı olan bir şamdan daha aldırmıştı. Pelin'in denize attığı şamdan buydu. Diğeri ise paketlenip güle güle otur hediyesi olarak Emre ile Burcu'nun evine gönderilmişti.
Bu yüzden, Emniyet'teki şamdan tamamen masumdu. Kemal Derya'ya Taylan'ın kendisini görmeye gelip, görüşmeden gittiğini anlattı ve onu aramasını istedi. Sarmaşık grubunun yavaş yavaş çözülmeye başladığını düşünüyordu.
Kemal arayıp bir konu hakkında görüşmek istediğini söyleyince Taylan telaşlandı. O anda müsait olmadığını söyleyip telefonu kapattı. Yanına gelmiş, kimin aradığını sorup durmakta olan Pelin'e arayan hakkında yalan söyledi. Daha sonra kulübe gitmek iççin evden çıktığı sırada Pelin tedirgin oldu, onun Emre ile görüşeceğinden korkuyordu. Böyle bir şey olmadığını anlayınca rahatladı.
Taylan kulüpte bir arkadaşıyla sohbet ederken Kemal birden karşısında belirdi. Taylan'a geçen gün kendisini görmeye geldiğini hatırlattı. Taylan ayak üstü bir hikaye uydurdu; komşuları çok gürültü yapıyordu, bunun için polisi aramayı düşünmüş ve tanıdığı bir polis olarak aklına Kemal gelmişti.
Kemal ona inanmamıştı doğal olarak. İnsan böyle bir konu için Cinayet Büroya gelmezdi. Taylan'ı doğruyu söylemesi için sıkıştırdı. O sırada kulübe gelen Mehmet onları görüp yanlarına gitti. Kemal bu konuşmayı onun yanında yapmayı istemiyordu. İki arkadaşın bunu hiç istememesine rağmen, Mehmet'i oradan uzaklaştırdı. Yalnız kaldıkları zaman Taylan'a "Edip Özmen'i sen mi öldürdün?" diye sordu. Yoksa birini mi koruyordu?
Bu konuşmanın sonunda Kemal Taylan'ın sinsi bir adam olduğunu düşündüğünü söyledi. Erdemli biri de değildi. Ama bir yandan da, zeki bir adam değildi. Bu yüzden kendisi ipi ondan başlayarak çekecekti. Gerisi çorap söküğü gibi gelecekti.
Kemal gidince Mehmet Taylan'ın yanına geldi. Taylan ona komisere bir şey anlatmadığını söyledi. Ama adam peşlerindeydi.
Merve, Kerim'in köpekleriyle ilgili şikayetini geri alması için hazırladığı dilekçeyi imzalamıştı.
Merve Ayşe'yi arayıp şikayetini geri aldığını söyledi. Oya çok rica etmişti, liseden arkadaşı olduğu için onu kıramamıştı. Kerim'le Oya'nın arasında bir şey vardı zaten. Ayşe'nin bunu kimseye söylemeyeceğine güveniyordu.
Durum tam tersiydi tabii. Merve, Ayşe'nin bu kuyruklu yalanı hemen yayacağını gayet iyi biliyordu.
Ayşe hiç vakit kaybetmeden haberi servis etmeye başladı. Kısa bir süre sonra Sarmaşık sakinleri aralarında Oya - Kerim ilişkisinin dedikodusunu yapmaya başladılar. 6 aydır ilişkileri vardı. İkisini el ele görenler olmuştu. Kerim, siteye Oya için taşınmıştı. İlişkilerini gizli tutuyorlardı. Kerim Oya'ya muazzam bir yüzükle evlenme teklifi yapmıştı. Buna benzer asılsız haberler ağızdan ağza dolaşıyordu.
Ayşe, Arzu'yu işe giderken yakaladı ve bu konudan ona da söz etti. En yakın arkadaşları bile duymadığına göre son derecede gizli bir aşk olmalıydı bu, değil mi?
Arzu işe gidince Pelin'e aradı. Konuya "Hiç haberimiz yok, site yıkılıyor, adam da yeni taşında" diye girmesi Pelin'i korkuttu. Emre ile kendisi hakkında bir şeyler konuşulduğunu sanmıştı. Habere o da çok şaşırdı. Merve'den de söz ettiler. Hala dönmemişti. Hepsini yüzüstü bırakmıştı. Arzu bunun ardından kötü bir şey çıkacağını düşünüyordu. Pelin'e çevrede olup bitenleri iyi takip etmesini söyledi.
Oya ormanda bebeğiyle beraber yürürken yanından geçen kadınlar "Ne biçim kadın, hiç utanmıyor, bebekli kadın sevgili yapmış" tarzı laflar ettiler. Oya iki tanesinin üstüne gitti, yüzüne karşı konuşmalarını istedi. Bir şey demeden uzaklaştılar.
Evine gidince Serhan'ı aradı ama telefon yine açılmadı. O sırada kapısı çaldı. Gelen manikürcü Esra idi. Oya onun yine bir şeyin peşinde olduğunu anlamıştı. Esra, manikür yaparken onun ağzından laf almaya çalıştı. Lafı bekar anne, güçlü kadın olmaktan açtı. Oya onun saçma sapan konuşmasına sinirlenip konuyu kapatmak isteyince aşk konusuna atladı. Aşkta mesafe önemliydi. Uzak mesafeli bir ilişki yaşamak zor bir şeydi. Aynı evin içinde yaşayınca da insanlar birbirlerinden sıkılıyorlardı. İnsanın şöyle kendisiyle aynı sitede yaşayan, yürüme mesafesinde olduğu biriyle aşk yaşaması en iyisiydi belki de.
Oya daha fazla dayanamayıp açık konuşmasını isteyince Esra sitedeki insanların Oya ile sitedeki bir bey arasında bir şeyler olduğunu konuştuklarını söyledi. Oya gerçekten Kerim Bey'le beraber miydi acaba?
Oya önce afalladı, sonra sinirlendi. Esra ona böyle bir şeyi nasıl sorardı? İşini çabucak bitirmesini istedi. O sırada telefonu çaldı. Esra tırnaklarına bakım yaptığı için telefonun hoparlörünü açtı. Arayan kişi bir avukattı. Oya geçen gün, oğlunun soyadı değişikliğiyle ilgili babalık tespiti davası için onu aramıştı.
Oya telaşla hoparlörü kapatmaya çalıştı ama Esra duyacağını duymuştu.
Oya bir kere daha Serhan'ı aradı ve bir kere daha ona ulaşamadı.
Serhan havaalanında idi. Yeni dönmüştü. Arabasını alıp yola çıktı.
Esra zaman kaybetmeden Pelin'e Oya'nın evinde duyduklarını yetiştirdi. Pelin ondan bu konudan Merve'ye kesinlikle söz etmemesini istedi. Esra ona söz verdi ama sözünü tutmadı. Az sonra Merve'yi aradı. Merve onunla konuyla ilgilenmiyormuş gibi konuştu.
Oya işe gitmeye hazırlanırken Merve'den bir mesaj aldı. Soyadı meselesinin doğru olup olmadığını soruyordu. Oya ona Serhan'ın babalık tespiti davası açtığını gösteren belgenin fotoğrafını yolladı.
Oya daha sonra kefede Kerim'le karşılaştı. Kerim dalgın göründüğünü söyleyip "Neyin var?" diye sorunca Serhan'ın açtığı davadan söz etti. Konuşurlarken herkes onlara bakıyordu. Oya durumu açıkladı: İkisinin bir ilişkisi olduğunu düşünüyorlardı. Merve'nin işiydi bu.
Mekandaki müşterilerden biri ikisinin fotoğraflarını çekmeye başlamıştı. Kerim o sırada gözünde bir şey olduğunu söyleyerek elini Oya'nın yüzüne uzattı. Bunu kasıtlı olarak yapmıştı. O anın da fotoğrafı çekilmişti.
Kerim, daha sonra Emre'nin yanına gitti. Fotoğraf bir şekilde onun telefonuna gelmişti, bakıp gülüyordu. Kerim'in sorusu üzerine cinayeti çözdüğünü söyledi. Her şey çok açıktı.
Emre Kerim'e doktorla biraz yakınlaşmasının fena olmayacağını söyledi. Belki onlara destek verebilirdi. Kerim Oya'nın aptal biri olmadığını söyledi. Bir şeylerden şüphelenmeye de başlamıştı. Emre'nin ona yakınlık göstermesi daha iyi bir fikirdi. Emre bunu kabul etti.
Oya hastaneye gitmişti. Artık Serhan'ı aramamaya karar vermişti, avukat arasın diye düşünüyordu. Telefonunu, dayanamayıp arama ihtimaline karşı, İlhan'a teslim etti.
Serhan, iş yerinde iken, Merve'den bir mesaj aldı. Babalık tespiti davasının belgesinin fotoğrafıydı bu. Serhan şaşırdı. Betül Hanım bir oyun mu oynamıştı acaba?
Oya ile Kerim'i samimi bir pozda gösteren o fotoğraf Taylan'a da geldi. Taylan, bundan haberi olmayabileceğini düşünerek fotoğrafı Serhan'a gönderdi.
Serhan fotoğrafı görünce sinirli bir şekilde iş yerinden çıkıp Oya'nın çalıştığı hastaneye gitti. Hastası olduğuna aldırmadan odasına daldı.
Odada yalnız kaldıkları anda Oya, masasındaki eşyalardan birini Serhan'ın üstüne fırlattı. Bağrışmaya başladılar. Oya Serhan'a açtığı dava için hesap sordu. Serhan bir şey yapmadığını anlatmaya çalıştı. Annesine vekalet vermişti, büyük ihtimalle onun işiydi bu. Sonra o da fotoğrafı gösterip açıklama istedi. Oya onun ithamları yüzünden iyice sinirlendi. Sesleri iyice yükselmişti. Oya, öfke içinde, ona hiçbir şey açıklamak zorunda olmadığını söyledi. Serhan'ın yakasına sarıldı. Böyle mekan absar gibi gelip hesap soramazdı.
Serhan fena halde çileden çıkmıştı. Davayı geri çekmeyeceğini söyledi. Kibarlık bitmişti artık. Oğlu onun soyadını taşıyacaktı. Oya'nın ricalarına aldırmadı, son derecede kararlıydı. Geldiği gibi sinir için de çekip gitti. Oya'nın durumu da onunkinden farklı değildi. Odasındaki eşyaları yerlere fırlatırken bir yandan da ağlıyordu.
Daha sonra Serhan iş yerine, Oya evine gitti. İkisi de iyi değildi.
Emre koşuya çıktı. Burada Oya ile karşılaşmayı planlamıştı. Onu görünce yanına gidip kendini tanıttı. Beraber yürümeyi teklif etti, ona söylemek istediği şeyler vardı. Yürürlerken Edip konusunu açtı. Kaza denmişti ama Oya olayın kaza olduğuna inanmıyordu, değil mi? Oya onu tersleyip bunu neden sorduğunu sorunca merak ettiğini söyledi. Nişanlısı Burcu'nun da orada olduğunu hatırlattı. İnsanlarla konuşmuştu, olayı çözdüğünü tahmin ediyordu. Ama konuyu burada konuşmak istemiyordu. Oya'dan daha sonra evine uğramasını istedi. Sonra yoluna devam etti. Oya arkasından seslendi ama o durmadı.
Babalık tespiti davasının günü gelmişti. Mahkemede Deniz'in Serhan'ın nüfusuna geçirilmesine ve soyadının Aksak olarak değiştirilmesine karar verildi.
Serhan sonuçtan memnundu. Oğluna soyadını vermek hoşuna gitmişti.
Annesi Betül Hanım da gayet keyifliydi. Her şey istediği gibi gitmişti. Şimdi de torunu için bir diş buğdayı partisi vermek niyetindeydi. Davetiyeler hazırlanmıştı bile. Bunlar Sarmaşık'daki evlere dağıtılınca, Oya'nın bebeğinin babasının Serhan olduğunu bilmeyen kalmadı.
Oya Deniz'le yürürken yine herkes ona bakıyordu. Merve'nin bu yüzden gittiğini düşünüyorlardı.
Nilay okula geldi. Öğrenciler Zafer'in başına gelenlerden söz ediyor, ona bunu yapanların ne kadar kötü insanlar olduğunu konuşuyorlardı. Sonra Zafer'i okuldaki odaya kapatan arkadaşı Bora'nın yanına gitti. Okulun her yerinde kameralar vardı, birinden biri mutlaka olanları çekmiş olmalıydı. Bora müdürün odasına girip o kamerayı bozmaları gerektiğini düşünüyordu. Nilay annesini arayıp olanları anlatacağını söyleyince şiddetle itiraz etti.
Nilay yine de daha sonra annesini aradı. Arzu iş yerindeydi ve yine çok meşguldü. Eve gelince konuşacaklarını söyledi ama Nilay'ın ona o anda ihtiyacı vardı. Fakat konuşamadılar.
Bora daha sonra Nilay'a okulun yönetim kadrosunun olayın kaza olduğunu düşündüğünü söyledi. Zafer'in oraya tek başına girdiğini düşünüyorlardı. Nilay sevindi; olay kapanmıştı yani, değil mi? Bora olumsuz cevap verdi, kamera görüntüleri hala mevcuttu sonuçta.
Okuldan çıktıkları zaman öğrencilerin gündeminde yine bu konu vardı. Nilay Bora'ya teklifini kabul ettiğini söyledi. onun dediği gibi müdürün odasına girip kamera sorununu halledeceklerdi.
Pelin hızla evden çıkmak üzereydi. Taylan'a Deniz'in diş buğdayı partisinin davetiyesini gösterdi. Sarmaşık'a dinamit konsa daha iyiydi.
Burcu Pelin'in yoluna çıktı. Bahçede Emre ile konuştuklarının hepsini duyduğunu söyledi. Pelin Emre'ye yürürse kan çıkartacağını söyledi. Onun Sarmaşık'tan gitmesini istiyordu. Pelin'in canını sıkacak şeyler olursa Taylan da her şeyi öğrenirdi.
Oya Emre'nin evine gitti. Önce ona kim olduğunu, burada ne aradığını, Edip olayıyla neden ilgilendiğini sordu. Emre Edip'i tanıyan arkadaşları olduğunu söyledi. Pelin vardı, Merve vardı. Olayı biraz kazımıştı.
Emre Oya'nın sitedeki en tehlikeli insan olduğunu düşündüğünü söyledi. Merve Aksak'ın manitasını çalmak herkesin harcı değildi.
Oya konuyu Edip'e getirecekken Emre kahve yapmak için içeriye gitti. Oya etrafına bakarken sehpanın üstündeki şamdanı gördü. Şamdanı eline aldı, inceledi. Emre gelince onun Merve'nin hediyesi olduğunu öğrendi. Edip'in kafasına vurulan şamdanın bu olduğunu anladı. Emre'ye onu polise götürmesi gerektiğini söyledi. "Götür tabii" dedi Emre.
Oya şamdanı arabasına koyarken "Bunu sana Merve mi yaptı Edip?" diye söylendi.
Arabasını ağlayarak, kendi kendine konuşarak sürdü. Merve neden yapmıştı böyle bir şeyi? Niye bu kadar kötüydü?
Şamdanı Kemal'e verirken sinirden ve heyecandan tıkanacak gibiydi. Merve'nin Edip'i öldürüp sonra da şamdanı hediye verdiğini söyledi. Ağlıyor, bağırıyordu; nefes almakta güçlük çekiyordu. Kemal onu sakinleştirmeye çalıştı. Derya'ya şamdanı DNA testi için götürmesini söyledi.
Oya Kemal'e evindeki parti sırasında Arzu'nun Burcu'yu yaraladığını ve Merve'nin bu olayın üstünü örttüğünü anlattı. Pelin de ona yardımcı olmuştu. Diğerlerini Merve'ye bir yerden bağlı olduklarını, onu koruduklarını düşünüyordu. Belki de hepsi biliyordu cinayeti Merve'nin işlediğini.
Oya Emniyet'te Kemal'le beraber DNA raporunun gelmesini bekliyordu.
Sonunda rapor geldi. Oya bu defa tutturmuştu; cinayet aleti bu şamdandı. "Bu durumda katil Merve, öyle değil mi?" diye sordu Kemal'e.
Emre teknede Kerim'e, Oya'nın katilin Merve olduğunu sandığını söyledi. Emre öyle düşünmüyordu. Haklıydı da, katilin kim olduğunu anlamıştı. Edip'in katili Arzu idi.
Arzu yatağında kabus görüyordu o anda. Çığlık atarak uyandı. Mehmet de uyanmıştı, onu sakinleştirmeye çalıştı.
Arzu, su içmek için mutfağa gittiğinde, partide olanları hatırladı. Ufak Tefek Cinayetler 38. bölüm sona ererken, onun, henüz bilmediğimiz bir sebeple şamdanı alıp Edip'in kafasına vurduğunu gördük. Bu kötü hatıranın etkisiyle yere çöktü. Katıla katıla ağlıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder