20 Ekim 2018 Cumartesi

Ufak Tefek Cinayetler 37. Bölüm: Adam Gibi Bir Yemek Yiyebilsek Dişimi Kırıcam







Ufak Tefek Cinayetler dizisinin 36. bölümü Kerim'in, Serhan'ın eski kırmızı arabasını kendi arabasıyla vura vura parça pinçik etmesiyle sona ermişti. Bu sırada Merve evinden olanları seyrediyor ve Kerim'in hazırladığı dilekçeyi imzalamakla imzalamamak arasında gidip geliyordu. Sonundaki dilekçeyi imzalamadan elindeki kalemi kenara bırakmıştı. Ufak Tefek Cinayetler 37. bölüm Oya'nın 2019 yılındaki duruşmasıyla başladı.
































































Tanık kürsüsüne çıkma sırası emlakçı Nihal'de idi.



(Oya, sonunda eline geçirebildiği şamdanı götürüp Kemal'e teslim etmişti.)




Merve'nin evinin önündeki Sarmaşık sakinlerinin sayısı giderek artıyordu.  Ayşe olanları herkesin duyması için büyük çaba sarf ediyordu. Her yandan gelen kadınlar evin etrafında toplandılar. Oya, Ayşe'yi durdurarak Kerim'in bir şeyler yaptığını öğrendi.



Haber Pelin'e de ulaşmıştı tabii. Arzu'ya da uğradı ama Arzu gelmek istemedi. Nilay, herkesi heyecanlandıran önemli bir olay olduğunu duyunca okulda olanların ortaya çıkmış olabileceğinden korktu. Bir şeyler öğrenmek için Pelin'in peşine takıldı. Korktuğu gibi bir durum olmadığını anlayınca rahatlayıp eve döndü.



Kadınlar parçalanan arabanın kimin olduğunu çok merak ediyorlardı. Pelin bunun Serhan'ın arabası olduğunu söyledi. Bunun üzerine Merve'nin evine doğru adeta hücuma geçtiler. Kapı hemen açılmadı. Raşel açmak istemiş, ama Merve Aksak onu durdurmuştu.



Kerim Sağlam evine perişan bir halde gitti. Geçmişi, Pelin'in doğum gününde Merve'den bir kere daha ayrılık kararından vazgeçmesini istediğini ve yine reddedildiğini hatırladı. Birkaç bardak içkiyi birbiri ardına yuvarladı. Çektiği ıstırabın etkisiyle bağırdı. Berbat bir haldeydi.









Nihal, 2019'da, mahkeme salonunda, bundan sonra kimsenin beklemediği bir şey olduğunu söyledi.





Söz ettiği şey, Merve'nin evine giren kadınların karşılaştığı sürprizdi. Merve yoktu. Raşel onun Mila'yı da alıp küçük bir seyahate çıktığını söyledi.





Pelin, olayların ardında bilmedikleri, esrarengiz bir şeyler olduğunun farkındaydı. Normalde Merve böyle bir durumda çekip gitmez, öcünü de misliyle alırdı. Yakında büyük bombalar patlayacaktı muhtemelen.










Pelin kafede iken Emre yanına geldi. Pelin her zamanki gibi onu görmekten rahatsız olmuştu. Dışarıya çıktığı zaman da peşini bırakmayan Emre'ye bağırdı. Onu görmek istemediğini söyledi. Bunu etraftakiler de duydu.





Nihal mahkemede, Emre'nin de, Kerim'in de bunları yapmak için sebepleri olduğunu söyledi. Ortalığı dağıtmışlardı. Her şey bir anda birbirine girmişti.





Emre ile Kerim, gerçekten, büyük bir intikam planı hazırlıyorlardı. Niyetleri ceplerindeki taşları dökerek ortalığı ayağa kaldırmaktı. Taş üstünde taş bırakmayacaklardı. Planlarını oluşturmaya başladılar.













Emre Çelen, Arzu'nun işe gitmek için çıktığı saatlerde kasıtlı olarak onun evinin önünden geçti. Arzu kendisini selamlayınca planladığı yalanı söyledi: Pelin az önce akşam yemeğine davet etmek için Arzu'ya uğramış, ama bulamamıştı. Arzu daha sonra Pelin'i arayacağını söyledi.





Emre daha sonra kulüpte Taylan'ı buldu. Bir yalan da ona söyledi: Bu akşam onunla beraber bir şeyler yapmayı kendisi de isterdi ama Taylan'ların programı vardı. Arzu'lar bu akşam onlara gelecekti. Taylan bu haberi yeni duyuyordu. 





Pelin spor salonundayken aldığı mesaja şaşırdı; Arzu neredeyse zorla kendini yemeğe davet ettiriyordu. Ama bozmadı ve akşama onları beklediğini söyledi.





Emre eve gidince Burcu'ya akşam yemeğine Pelin'lere davetli olduklarını söyledi. Bu haber Pelin'i çok mutlu etti. 













Betül Hanım bir kere daha Oya'nın evine gitmişti. Ondan su isteyerek yalnız kaldığı sırada bebeğin emziğini alıp çantasına koydu. Oya daha sonra emziğin yokluğunu fark etti. Aradı ama bulamadı.





Betül Hanım emziği DNA testi için almıştı. Deniz'in Aksak soyadını almasını sağlamaya kararlıydı.













Pelin Taylan'a Kerim hakkında bir şeyler sordu. Konuyu kurcalıyordu çünkü olanların basit bir tesadüf olmadığından emindi. Merve onlardan bir şeyler saklıyordu. Yakında bunları öğrenecekti.





Arzu ile Mehmet akşam yemeği için Pelin'lere gittiler. Tuhaf bir davet olmuştu bu, olaylar onların dışında gelişmişti. Emre ile Burcu da yola çıkmışlardı o sırada. Masaya oturmalarından az sonra kapı çaldı ve davetsiz sürpriz misafirler geldi. Pelin'le Taylan kapıda şaşkın kalakaldılar. Arzu'yla Mehmet de yanlarına geldi. Herkes için kötü bir sürpriz olmuştu bu. Kapıda epeyce oyalandılar. Gelenleri kovmak da oluyordu. Sonunda hep beraber masaya oturdular. 










Arzu zaten Burcu'nun da davet edilmiş olmasına bozuktu, o, Pelin'le çok yakın olduklarına dair bir şeyler söyleyince daha da bozuldu. Pelin buna üzülmüştü ama elinden bir şey gelmiyordu. 





Emre üniversite günlerinden söz etmeye başladı. O zamanlar Taylan, Pelin ve o çok yakındılar. Taylan, Emre'nin o zamanlar üçüncü teker pozisyonunda olduğunu söyledi ve bu noktada geçmişleri ekrana geldi.





Üniversite çağlarında Taylan bir gün Pelin'lere kahvaltıya davet edilmişti. Emre de onunla beraber gelmişti. İkisi Pelin'in babasıyla beraber masaya oturdular. Pelin biraz sonra gelecekti. Taylan o zaman da rahat, geniş bir insandı. Okulu bitirince çalışmaya başlamayı düşünmüyordu. Kerim ise bir yandan babasının yanında çalışıyor, bir yandan basketbol antrenmanlarına katılıyordu. Ekrem Bey Kerim'in gidişatını daha olumlu bulmuştu. 





Pelin, Emre'nin gelmiş olmasından hoşlanmamıştı. Mutfağa gittiği zaman delikanlı da peşinden geldi. Pelin'in Taylan'ı bırakıp kendisiyle beraber olmasını istiyordu. Ama Pelin'in böyle bir niyeti yoktu. 













Emre masada Pelin'e o zamanlarda ne maceralar, ne olaylar yaşadıklarını söyledi. Sonra Mehmet'le Arzu'nun boşanıp tekrar evlenmiş olmasını gündeme getirdi. Neden boşanmışlardı acaba, yoksa Mehmet Bey bir yaramazlık mı yapmıştı? Arzu kalkmak isteyince bu kadar gerilmelerine gerek olmadığını söyledi. Kendisi her şeyi biliyordu. Her birinin cepleri geçmişin günahlarıyla doluydu, değil mi?





Pelin'in yıllar önceki doğum gününde Emre ve Pelin, kızın yaptığı kazayı arkadaşları Ali yapmış gibi göstermişlerdi. 





Mehmet Emre'yi bildiklerini anlatması için teşvik etti. Emre ona Burcu ile bir geçmişi olduğunu bildiğini söyledi. Gelip burunlarının dibine yerleşmekten rahatsız değildi, o geçmişte kendisi yoktu. Gerilmesi gereken, saklanacak sırları olan kişi o değildi. 





Arzu kalkmaya davrandı. O sırada Emre, yediği dolmadan ötürü zehirlenme ihtimali olup olmadığını sorunca geri oturdu. Emre ismini vermeden Elif'in zehirlenerek ölmesinden söz etti. Bir adam da camdan atlayarak ölmüştü, değil mi, veya onu biri itmişti. Sarmaşık'ta normal şeylerdi bunlar. Sırlarla, yalanlarla, cinayetlerle dolu ne kadar renkli bir hayatları vardı böyle.





Taylan Emre'ye neden böyle konuşup ortamı gerdiğini sordu. Pelin de gitmesini istedi. Ama Emre'nin gitmeye niyeti yoktu. Muhabbetten de, yemeklerden de memnundu. Hem anlatacağı şeyler henüz bitmemişti.













Nilay evde kitap okumaya çalışıyordu. Kendini veremiyordu bir türlü, okulda olanlar aklından çıkmıyordu.





Okulda, sınıf arkadaşlarından Zafer Nilay'ı durmadan rahatsız ediyordu. Bir kere onun sınav sırasında sınıftan çıkarılarak sıfır almasına bile sebep olmuştu. Nilay'a yapılanlara kızıp yardımcı olmak isteyen başka bir delikanlıyla da çatışmış, hatta ona vurmuştu. Bu olaydan sonra diğer çocuk bir plan yaptı. Zafer'e tuzak kurdu. Onu okulda, merdiven altındaki bir odaya kilitledi. Bu sırada Nilay da yanındaydı. Bu plandan haberi yoktu, şaşırmış ve tedirgin olmuştu.





Zafer'in astımı vardı ve kullandığı ilaç dışarıda kalmıştı. Çocuk içeride baygınlık geçirdi. Diğer ikisi onu çıkarmaya çalıştılar ama kapıyı açamadılar. O sırada birilerinin geldiğine işaret eden sesler duyup oradan uzaklaştılar. Nilay kalmak istiyordu ama çocuk onu da peşinden sürükledi. Bu sırada okuldaki kameralardan biri olanları kaydediyordu. 













Oya Kerim'in evindeydi, beraber yemek yiyorlardı. Edip'i tanımayan ama tanıyormuş gibi davranan Kerim yine bazı açıklar verdi ama durumu toparlamaya çalıştı. Oya, Serhan'la onun arasındaki çekişmenin gerçek sebebini merak ediyordu. Kerim bunu konuşmak istemiyordu. Sözü Oya ile Serhan'ın ilişkisine getirdi. Oya, çok direndiği halde rezil bir durumun içine düştüğünü söyledi. Oysa gerçek bir ilişki bile değildi yaşadığı. Her şeyden mahrumdu. Beraber bir film seyretmek bile dünyalara değerdi onun için. 





O sırada Serhan evindeydi. Düşüncelere dalmıştı, elinde bir ara Oya ile beraber seyretmek istedikleri filmin DVD'si vardı. 





Oya ile Kerim aşk hakkında konuştular. Oya Kerim'e çok sevdiği biri olup olmadığını sordu. Kerim olduğunu söyledi. Ama eskide kalmıştı. Oya, Serhan'la ilişkilerini hep saklanarak yaşadıklarını söyledi. Bu şartlar altında doya doya beraber olamamışlardı. 










Kerim'le Merve de üniversite yıllarında yaşadıkları ilişkiyi herkesten gizlemişlerdi. 





Kerim Oya'ya, eski aşkını o zamanlardan beri hiç görmediğini söyledi. Oya ne yapmayı düşünüyordu Serhan'la ilişkisi hakkında acaba? Oya Toksöz, tek derdinin bu olmadığını söyledi. Edip'i Sarmaşık'tan biri öldürmüştü. Şimdi de hiçbir şey olmamış gibi ortalıkta dolanıyordu.





Kerim Oya'yı bu konuda konuşturmaya çalıştı. Oya, kimsenin günahını almak istemediğini söyledi. Ama bir hikayede Merve'nin ismi geçiyorsa, orada akıl almaz şeyler olabilirdi. Kerim, Merve'yi tanımıyor olsa da, hayat tecrübelerinden dolayı aklının almayacağı bir şey olamayacağı cevabını verdi. Oya kendine biraz dikkat etmeliydi. Çok saftı çünkü, hatta buralardaki en saf insandı. 





Bu yorum Oya'yı şaşırtmıştı.













Pelin'lerde, sinirler bozuldukça bozuluyor, işler giderek karışıyordu. Mehmet onun hayatlarını altüst etmek istediğini söyleyerek Emre'nin üstüne gidince Taylan ona, Emre'nin olanı anlattığını söyledi. Mehmet de fındığı kırmıştı sonuçta, değil mi? 





Pelin sordu; Burcu'nun hiç kabahati yok muydu? Masanın gerilimi giderek yükselirken Burcu'da Emre'yi bunları anlatan kişinin Pelin olabileceğini ortaya attı. Pelin sinirlenerek  böyle bir şey yapmadığını söyledi. Onların abuk subuk, çarpık ilişkileri kendisini ilgilendirmiyordu. 





Burcu yerinden kalkıp hepsinin kendisini kıskandığını söyledi. Onu mutsuz etmek, Emre'nin önünde rencide etmek istiyorlardı. Bunları söyledikten sonra çıkıp gitti.





Arzu Pelin'e onları niye buraya topladığını sordu. Hem, çarpık ilişki de ne demekti? Pelin, bu olanlardan seviyeli ilişki olarak söz edecek hali olmadığını söyledi. Onlar birbirlerine acı sözler söylerlerken Emre keyifle gülümsüyordu. Sonra Arzu ile Mehmet de kalktılar. Taylan özür dilemeye çalışarak peşlerinden gitti. 





Pelin'le Emre masada yalnız kaldılar. Pelin adama bunları neden yaptığını sordu. Emre daha yeni başladığını söyledi. Bu sadece fragmandı.













Arzu ile Pelin daha sonra kafede karşılaştılar. Ayşe de oradaydı, tartıştıklarını fark etmişti. Arzu, Pelin'in Burcu ile Emre'yi yemeğe çağırmadığına inanmıyordu. Daha sonra bir masaya oturdular. Emre de yanlarına gelip oturdu. Kendisini Burcu ile tanıştıranın Merve olduğunu anlattı. En çok Arzu'ya üzüldüğünü söyledi, arkadaşları arkasından iş çeviriyorlardı. Pelin şimdi şaşırmış gibi yapıyordu ama o da biliyordu. 





Pelin, Emre'nin buraya taşınmasını en son isteyecek kişinin kendisi olduğunu söyledi. Bu söylediğini, zamanında da anlaşamadıkları gerekçesiyle açıkladı.





Masada yüksek sesle tartışmaya devam ettiler. Emre, söyledikleriyle iki kadını birbirine düşürmeyi başarmıştı. Pelin kalkıp gitti. Ardından Arzu da kalktı.





Onlardan sonra Burcu çıktı ortaya ve Emre'nin yanına gitti. Dün gece kendini kötü hissettiği için eve gelmemişti. Geçmişini sakladığı için ondan özür diledi. Emre sorun olmadığını söyledi. Onu kıskanmamıştı. Burcu, o halde neden yemekte öyle davrandığını sordu. "Eğleniyorum" cevabını verdi Emre.













Betül Hanım Serhan'ı arayıp ailenin varlığıyla ilgili bir konu için imzasının gerektiğini söyledi. Serhan tam onun beklediği gibi davranarak, bir vekaletname çıkarıp göndereceğini söyledi. Vekaletnameyi kullanarak  Deniz'e soyadlarını vermek için babalık davası açabilecekti.





Emre Kerim'e, Pelin'lerle Arzu'ları birbirine kenetleyen bir şey olduğunu söyledi. Bu yüzden tam olarak çözülmelerini sağlamak mümkün olmuyordu. Kerim, bunun Edip'le ilgili olduğunu düşünüyordu. Edip'i kimin öldüğünü öğrenirlerse çözerlerdi.





Kerim Oya'ya, evindeki olaylı partide olanları sordu. Oya, o gün büyük bir şey olacağının belli olduğunu söyledi. Ama Edip aralarındaki en masum insandı. Herkes bir anda maskelerini çıkarmış ve ortalık karışmıştı.





Emre, barışma bahanesiyle Arzu'ya gidip Edip'in ölümü konusunda ağzını aradı. Daha sonra da Taylan'a gitti. Taylan bu konunun açılmasından rahatsız oldu. 










Pelin, Taylan, Arzu ve Mehmet; hepsi de gergindiler. Konuşmak için bir araya geldiler. Merve böyle bir zamanda ortadan kaybolmuştu. Oya bir şeylerden şüpheleniyordu. Kerim ile Emre daha da büyük bir tehlike idi. Omuz omuza verip bir çıkış bulmaları gerekiyordu. Bu sırada sessizliklerini koruyacaklardı.





Taylan, olanları gizlemeyi, bu şekilde yaşamayı beceremeyeceklerini söyledi. Polise gidip her şeyi anlatmalıydılar. Diğerleri onun sözlerine tepki gösterdiler. Çoluk çocukları vardı, bunu yapamazlardı. Aylardır susmaları bile yeterince büyük bir suçtu. Arzu ortaya bir fikir attı: Madem Kerim ile Emre bu işin kaza olmadığını biliyorlardı, onların suçlayacağı birini bulmalıydılar. 





Mehmet bunun çok tehlikeli bir yol olduğunu söyledi. İtirafçı olayının Serhan'ın başını nasıl belaya soktuğunu hatırlattı. 





Taylan umutsuzdu. Bir  çözüm yolu bulamayacaklarını düşünüyordu. 













Taylan o gece uyuyamadı. Sabah erken saatlerde giyinip evden çıktı. Bir yandan da "Yapmalıyım" diye söyleniyordu. Pelin kapının sesini duyup uyandı. Taylan'ın evde olmadığını anlayınca paniğe kapıldı. Kocası polis gitmiş olabilir miydi?





O sırada Taylan deniz kenarına inmiş, düşünüyordu. "Gidicem" dedi kendi kendine.





Pelin evden fırlayıp Arzulara gitti. Taylan'ın erkenden evden çıkması hayra alamet olmayabilirdi. Arzu ile Mehmet de endişelendiler. Mehmet sakin olmalarını istedi. Gidip Taylan'a bakacak, Emniyette ise de durdurmaya çalışacaktı.





Taylan Emniyet binasına gitmişti bile. Kararsızca bahçede dikiliyordu. Mehmet arabasıyla yolda iken Taylan da binaya girdi. Üst kata çıkıp Kemal'i sordu. İsmini verdi. Oturmuş beklediği sırada Mehmet geldi. O Taylan'ı bulduğu sırada Kemal de bahçeye girdi. Mehmet Taylan'ı bir yerde oturup konuşmaları için ikna etmeye çalışıyordu. Üst kata çıkan Kemal onların olduğu yere yaklaşırken, polislerden birinin seslenmesi üzerine geri döndü.










Mehmet sonunda Taylan'ı ikna edebilmişti. Onlar giderken bir polis Kemal'e Taylan Kaner'in burada olduğunu, kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Ama gitmişti.













Mehmet arabada Taylan'a birlikte bir karar aldıklarını hatırlattı. Sessiz kalacaklardı. Taylan hiçbir şey olmamış gibi davrandıklarını ama bu sıkıntının insanı içten içe yediğini söyledi. Mehmet, onun Emniyete gittiğini Pelin ile Arzu'ya söylemeyecekti. Ama Taylan da ona, kendisine sormadan hareket etmeyeceğine dair söz vermeliydi. Taylan bu sözü verdi.





Daha sonra karısına gece hiç uyuyamadığını söyledi. Sabahleyin de evde duramamış, kendini dışarı atmıştı. Pelin'in rahatlığı onu hayrete düşürüyordu. Onu çocukluğundan beri tanımasa, karanlık bir kız olduğunu düşünecekti.





Pelin doğum gününde yaptığı kazayı ve sonrasında olanları düşündü. Hayatı elden gidiyordu, bir şey yapması lazımdı. Aklında bir plan şekillenmeye başlamıştı. Bunu yapabileceğini düşünüyordu.





Emre'yi arayıp görüşmek istediğini söyledi. 1 saat kadar sonra, Burcu evden çıkınca onun evine gitmesi konusunda anlaştılar. 













Serhan Aksak annesine vaat ettiği vekaletnameyi hazırlatmıştı. Birisi gelip onu iş yerinden teslim aldı.





Nilay annesine dolaylı yoldan okulda olanlar hakkında danıştı. Birine, sonunun çok kötü olacağını tahmin edemeden fena bir şey yapması durumunda insan suçlu sayılır mıydı acaba? Mehmet konudan rahatsız olmuştu, söze karışıp kapattı.





Nilay, telefonuna gelen mesaj üzerine Zafer'i okuldaki odaya kapatan arkadaşını aradı. Aldığı haber pek iyi değildi. Arkadaşına bunun kötü bir fikir olduğunu söyledi. Hayır, onun dediğini yapamazlardı.





Akşam saatlerinde Pelin, Emre'nin evine gitmek için hazırdı. Giyip süslenmişti, güzel görünüyordu. Taylan'a, Berk'in sınıf arkadaşlarından birinin annesiyle kahve içmeye gideceğini söyledi. Kocası onun her zamankinden daha özenli hazırlandığını fark etmişti. 





Pelin duraklaya duraklaya Emre'nin evine gitti. İçeriye girince, bahçeye çıkıp orada konuşmak istediğini söyledi. Çıkınca Emre'ye ne istediğini sordu. Emre ona eğlendiğini söyledi. Yaptıklarıyla renksiz hayatlarına renk katıyordu.













Bu sırada Burcu kafede idi. Kahve alacaktı ama cüzdanını da, kartlarını da evde unutmuştu. Orada bulunan bir adamın kahvenin parasını ödeme teklifini reddetti. Cüzdanını getirmesini istemek için Emre'yi aradı ama telefon açılmadı. Mekandan çıktı.





Pelin Emre'ye geçmişi kurcalayıp durmaktan vazgeçmesini söyledi. Bu kimseye fayda sağlamayacak, belki de zarar verecekti. Emre bunun onların sorunu olduğunu söyledi. Onun gizlisi saklısı yoktu. Pelin'e, neyin üstünü kapatmasını istediğini sordu. Öğretmenin ölümünü mü kurcalamaması gerekiyordu, yoksa Pelin'in doğum gününde, gece saatlerinde yaşadıklarını mı? 





Emre, o gece olanları çok güzel bir şekilde kapattığını söyledi. Sadece, doğum gününde sarhoş olan arkadaşları Ali, alkollü halde araç kullanıp birini yaraladığı için 4 sene yatıp çıkmıştı. 





Pelin bunu ilk defa duyuyordu. Emre ona her şeyi halledeceğini, kimsenin zarar görmeyeceğini söylemişti. Emre, Pelin'in zarar görmediği cevabını verdi. Bedeli başka biri ödemişti. Daha ne olsundu?










Bunları öğrenmek Pelin'i altüst etti. "Biz birinin hayatını mahvettik" deyince Emre bunu ikisinin değil, Pelin'in yaptığını söyledi. Çocuk daha hapisten çıkmadan telli duvaklı gelin olmuştu üstelik. Taylan'la evlenmiş, sonra da çocukları olmuştu. Böylece tertemiz sıyrılmıştı bu işten. 





Onlar böyle konuşurken Burcu eve geldi. Cüzdanını almak için üst kata çıktı.





Bahçede Pelin, "Yeter!" deyip gidecek oldu. Ama Emre onu durdurdu. Bu kadar sustuğu yeterdi, artık susmayacaktı. Pelin olanlardan sonra onun gözünün içine baka baka Taylan'la beraber olmuştu. 





Burcu cüzdanını yukarıda bulamamış, aşağıya inmişti. Cüzdanın orada olduğunu gördü, aldı ve evden çıkmaya hazırlandı. O sırada bahçeden gelen sesleri duydu. Pencereye yaklaşıp dışarıya bakınca Emre ile Pelin'i gördü. Pelin bir şezlonga oturmuştu, ağlıyordu. Emre onun karşısına çömelip başını başına yasladı. Bir yandan yavaş sesle konuşuyordu. İkisinin arasında her zaman bir şeyler olduğunu söyledi. Pelin'in o akşam ona gelmek için yola çıktığını hatırlattı. Gelseydi neler olacağını tahmin ediyor muydu? Pelin yanlış bir tercih yapmıştı ama bunu kabul etmek istemiyordu. Kendisi ona bakardı, onu mutlu ederdi. 





Burcu perdenin arkasından bütün bunlara tanık oluyordu.





Pelin, Emre'ye "Bırak beni!" deyip yerinden fırladı. Emre arkasından seslendi, ona söyleyeceği son bir şey daha vardı. Pelin duymak için yavaşladı. "Edip'i kimin öldürdüğünü biliyorum" dedi Emre. "Çözdüm olayı".













Ufak Tefek Cinayetler 37. bölüm sona ermek üzereydi. Oya'nın kapısı çaldı. Gelen adam ona bir evrak teslim etti. Aile Mahkemesinden gelen bu evrak, Serhan'ın babalık tespiti davası açtığını gösteriyordu. Çocuğun babasının nüfus kayıtlarında Serhan Aksak olarak gösterilmesi talep ediliyordu. 





Oya altüst olmuş vaziyette evraka bakarken, Betül Hanım evinde, istediğini yapmış olmanın keyfi içinde kahvesini içiyordu. Zıkkım içsin diye düşünüyorum, ne biçim bir kadın bu! 













































































































































































































































































































































































































































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder